6 Eylül 2011 Salı

bayram sonu 6 yazı..........


Gözü, gönlü zengin Halk Şairi 
Mansur Ekmekçi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şairlerimiz var, şiir yazdıklarını sanır. Şairlerimiz  şiir yazar, şairlikleriyle takdir görüp alkışlanırlar.
Mansur Ekmekçi, Adana ilimiz merkezinden seslenen, gözü, gönlü zengin, şiirleriyle takdir görüp alkışlananların başında geliyor. Mansur Ekmekçi “Kadından Korkmam” adlı albümüyle zirveye bağdaş kurup oturdu.
Mansur Ekmekçi, Kadından Korkmam, adlı albümünde, Ey insanoğlu, Birgün, Kadından korkmam, Sana kurban olsun, Duramıyorum, Başım üstüne, Öyle git, Senin için, Olsun başlıklı şiirler yer alıyor. Mansur Ekmekçi şiir yorumuyla da başarılı bir tablo sergilemiş. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
MANSUR EKMEKÇİ
1960 Muş doğumlu olan Mansur Ekmekçi İlkokulu Midyat’ta Ortaokulu ve lise tahsilini Adana’da bitirdi.
Şiirleri; Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi ile Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi olmak üzere birçok Antolojide, edebiyat dergilerinde ve sayısız gazetelerde yayımlandı. Mansur Ekmekçi, birçok Televizyon ve Radyo Programlarına konuk edilip, katıldığı etkinliklerden dolayı 100’ün üzerinde derecelere, plâket ve belgelere layık görüldü.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yapılan imtihan neticesinde Halk Şairi kimliğiyle kayıt altına alındı. Adana Çukurova Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Prof. Dr. Erman Altun nezdinde Elif Can Altınsoy tarafından Aşık Mansur Ekmekçi bitirme tezi hazırlandı. İstanbul Kültür Üniversitesi 4-6 Ağustos 2008 TUDOK 2.Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Konseyi’nde Seren Sağlam tarafından Stant tanıtımı yapılarak, Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi, Rize Üniversitesi, Ankara Gazi Üniversitesi ile Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından da eserleri ve yaşamı konu olarak ele alındı. Bursa Belediyesi 21 Gündem tarafından “2006 Türk Şiirine Hizmet Ödülü”ne, Ahmet Tufan Şentürk 2007 Türk Şiirine Hizmet Ödülü (Onur Ödülü) ne layık görülen birçok derneğin üyesi olan Ekmekçi’nin 30 kadar eseri, muhtelif sanatçılar tarafından bestelenerek kasetlerde okundu.
Yayımlanan Kitapları: Hercai (1999)/ İnsanoğlu (2000)/ Ne olursan ol, Önce İnsan Ol (2002) İnsan Dergâhı (2003)/ Yaşayan Çukurovalı Aşıklar ve Geleneğe Tabi Halk Şairleri Antolojisi. Adana Valiliği Yayını, 580 Sayfa. (2006)/ Güfte’den Beste’ye (2010) ve baskıya hazır kitapları: İnsan Mayası ile Tekerlemeler
Evli ve dört çocuk babası olan Ekmekçi üç dil bilmektedir. Kosova/ Bay Dergisi, Salihli/ Bizim Ece, Mersin / Maki, Sarızeybek /Söke, Çukurova Lobisi ve Ceyhan Irmak Dergisi’nin Adana temsilcisi olan Ekmekçi, 25 yıllık devlet memurluğu görevini ifa ederek emekliliğe ayrıldı. Muhtelif gazetelerindeki edebiyatla ilgili köşe yazılarını ve Çukurova Halk Ozanları Derneği 2.Başkanlık görevini sürdürmektedir.
ADRESİ: Reşatbey Mahallesi 62010 Sk. No:30 Seyhan/ ADANA
TELEFON: 0535.254 93 29
E-MAİL: mansurekmekci@hotmail.com mansurekmekci@mynet.com
GÜNÜN SÖZLERİ:
1. Türk Demek: Türkçe düşünmek, Türkçe konuşmak ve Türkçe yaşamaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene. (Mustafa Kemâl ATATÜRK)
2. Çalışmanın en yücesi, Ulus için olanıdır. (Mustafa Kemâl ATATÜRK)  
3. Ben bir Türk’üm, ben bir Kürt’üm, ben Çerkez’im, ben Lâz’ım / Onbeş dilden çalar, söyler, ince telli bir saz’ım. (Mithat Erden)
 ***
Halk Şairi ve Araştırmacı Mansur Ekmekçi’den: Kadından Korkmam
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kadından korkmayan erkek var mı? Diye sorarım yıllardır. Korkmayan yok gibi bir gerçek çıkar ortaya. Halbu ki, Halk Şairi ve Araştırmacı Mansur Ekmekçi, kadından korkmuyormuş!
Kadından Korkmam, adıyla bir de albümü var Mansur Ekmekçi’nin. Bu albümde 9 ayrı şiiri yer almış. Yorumlayışıyla, şiirin şiir tadında dinlenişini sağlamış Mansur Ekmekçi. Kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Mansur Ekmekçi, hazırlamakta olduğum “Kadın Destanı” adlı kitabımda yer almak üzere, kadınla ilgili görüşlerini sıralamış. Bunlardan dördü;
1-     Çirkin kadın kendisini, güzel kadın ise herkesi yakar,
2-     Kadın; Tilki kadar kurnaz, aslan kadar yırtıcıdır,
3-     Yaratıkların en güzeli insan, insanların en güzeli de kadındır.
4-     Kadının dili, saçlarından daha uzundur.
Mansur Ekmekçi’nin mizahi bir anlatımla ifade ettiği, mısralaştırdığı “Kadından Korkmam” duygularından aktaracağımız mısra örnekleri:
-         Kadın, ceylan gibi güzel ve ürkek,
Bu ürkek kadından neden korkayım?.
Güçlüyüm, yiğidim, benim o erkek,
Kadınımdan korkmam, neden korkayım?

Bütün çamaşırı ben yıkıyorum,
İki durulayıp, bir sıkıyorum,
Perdeler kirli mi?, bir bakıyorum,
Halıyı da çırptım, neden korkayım?.
Anlaşılıyor ve görülüyor ki, Mansur Ekmekçi işin kolayını bulmuş. Evdeki işlerin tamamını yapıyor, bir de tekmil veriyor, arkasından “ben kadından korkmam” diye çaka satıyor, hava atıyor. Bu anlayış ve uygulama biçimi alkışlanmaz mı? Tebrik edilmez mi?.
Mansur Ekmekçi’nin pek çok şiiri var bana yenilerde gelen. Bu şiirler, övgü, güzelleme, mizah türlerinde, anlayışıyla kaleme alınmış. Mansur Ekmekçi anlatımı ve yorumuyla da olunca, daha bir anlam kazanmışlar, daha bir zenginlik içine girmişler. Bunlardan “Nasıl seveyim” başlıklı olanının girişi;
Kadın dediğin eş, nazik olmalı,
Kaba bir kadını nasıl seveyim?,
Eşin sofrasında azık olmalı,
Emeksiz kadını nasıl seveyim?.
Kara gözlüm, bir söyle üç dinle, Çözülmem imkânsız, Kadınım, Bir tanem, Kadın ile erkek düellosu, Gel hele güzel, Olsun, gibi başlıklarla anlatılan duygular, şiirleşen, mısralaşanlar Mansur Ekmekçi ustalığıyla daha farklı ve başarılı görünüyor, daha bir değer kazanıyor. Kadından korkmayan Kahramanlar kahramanı Mansur Ekmekçi’ye selâm, sevgi,  sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimiz var efendim.
            ***
Aşık Dertli Kâzım - 
Son şiirleri- VI
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Adana ilimizin kültür elçisi, gururumuz Halk Şairi ve Araştırmacı Mansur Ekmekçi kargosu içinden çıkan, 500 sayfalık “Aşık Dertli Kâzım- Son Şiirleri- VI” adlı şiir kitabının sayfalarında gezmek istiyorum efendim:
Kitabın kapağında, Aşık Dertli Kazım’ın nur yüzlü bir fotoğrafı, bir de dörtlüğü var. Bu dörtlük:
Dertli Kâzım der ki, At’ım yok iken,
Şu dünya üstünde topum yok iken,
İçinde dikili çöpüm yok iken,
Neme gülem, ağlanacak halim var.
Kitabın ilk sayfalarında, Ömer Eru, Halise Tekbaş, imzalı sunuşlar var. Aşık’ın hayat kesitinden bilgiler aktarılıyor. Kitap içindeki şiirler, aşk ve sevgi şiirleri olarak karşımıza çıkmakta.
Aşık Dertli Kâzım, Almanya’da BMW otomobil Fabrikasında işçi olarak çalıştığı için, dünyaya bakışındaki netliklerle karşılaşıyoruz mısralarında. Kitabın ilk şiirlerinden beşi, Atatürk’e ait. Sesleniş anlamında şiirler bunlar. İlk şiir “Atatürk’ün izinde” başlığıyla karşımıza çıkıyor. Bu şiirin ilk dörtlüğü:
Size derim, size bütün kardaşlar,
Yürüyelim biz de Ata izinde,
Göğüsler ilerde dikilsin başlar,
Atatürk’ün yurdu kendi izinde.
Aşık Dertli Kazım, kitap içindeki onlarca şiiriyle, bir anlatım zenginliği, tutarlılığı ortaya koymuş. Dili yumuşak, anlatımı tutarlı ve ileriye bakan bir anlayış taşıyor. Kimseyle kavgası yok. Herkesle barışıklığı var. Şiirlerinin mısraları arasındaki gezintinizde bu gerçeklerle yüz yüze geliyorsunuz, anlıyorsunuz, seviniyorsunuz.
Tabiat sevgisi, ağaç ve orman sevgisi dorukta olan Aşık Dertli Kâzım, kitabının 264 ncü sayfasındaki “Kesme ne olur” başlıklı, adlı şiirin girişinde şöyle sesleniyor, şöyle yalvarıyor:
-Benim bir sözüm var insanoğluna,
Yeşil bir ağaca kıyma ne olur!..
Bir ağacı kesme, bin fidanı dik,
Yeşil bir ormanı, kesme ne olur!..
Aşık Dertli Kâzım, adlı şiir kitabının son sayfalarında, Dertli Kazım ve eserleriyle ilgili yazılanlar, gazeteler, imzalar itibariyle verilirken, ozanın aldığı ödüller, katılım ve teşekkür belgeleri görüntüleriyle sayfalara aktarılmış.
Aşık Dertli Kâzım’la iletişim: Gölovası köyü, Yumurtalık- Adana, 0322- 675 20 18, 0543-744 37 23. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
            ***
 Siirtli Eğitimci, şair, yazar
Mithat Erden’in kaleminden
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Mithat Erden, eğitim dünyamızın önde gelen isim ve imzalarından.Yazdıkları var, şiirle anlatılanlar, yazdıkları var araştırmalar sonucu dile getirilenler, kitapları var çeviriler sonucu ortaya konulanlar.
Mithat hoca Siirt doğumlu. Sirt Siirt’te ve benim doğum yerim olan Ece köyünün bağlı olduğu Tefenni’de Ortaokul Müdürlükleri, yöneticilikleri, öğretmenlikleri var. Bir efsane isim o.
Hatta 1979 yılında CHP’den Senatör Aday adayı olmuş. O günlerde kendisiyle yapılan bir röportajda ilginç ve önemli görüşler ortaya koymuş. Bunlardan; 1- Öğretmen olmasaydım, hiçbir şey olamazdım. Her şeyimi şerefli mesleğime ve meslektaşlarıma borçluyum. 2- Fakirlik, zenginlik ceple değil, kalp ile ilgilidir, olanları ilginç.
Sakarya’ya düşen gül: İmza yok. Veya ben göremedim. Bir şiir kitabı adı. Mithat Erden hocanın olsa gerek. Bu kitabın ilk şiiri, dörtlüğü:
“Beyaz nilüferler açar Sakarya üstünde/ Kimi ince, kimi ürkek, kimi narin/ Ve bir aşk Rüzgârıyla titrer içleri/ Belki onlar senin ayak izlerin” deniyor.
“Güneydoğulu bir öğretmenin anıları” adlı kitabı ve ötekilerle dikkat çeken Mithat Erden hocanın şiirleri de var, “Ballar yurdu, Sallar yurdu Siirt’im” adıyla bir araya getirilmiş. Siirt diye bucak bucak gezilişinin, gezdiğinin genel görüntüsü var bu sayfalardan birinde. Bu şiirden bir dörtlük:
Yollar Siirt Siirt diye çağırır,
Dallar Siirt Siirt diye bağrışır,
Etrafımda her şey Siirtten bir şey taşır,
Siirt diye bucak bucak gezerim.
Bu şiirlerin yazılış yılları, 1940’lı yıllardan ses getirenler olarak görülüyor. Mithat Erden hocanın “Ben huyum” adlı, başlıklı şiiri ise dillerden dillere, ellerden ellere dolaşıyor. Bu şiirde, birleştiricilik var. Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayanların kardeş olduğu, yıllardır, asırlardır bir arada, birlikte yaşamalarının getirdiği genel fotoğrafın görüntüleri, kareleri ortaya konuluyor, görmeyenlerin, duymayanların gözleri önüne seriliyor, konuluyor. Bu şiirin girişi:
- “Ben bir Türk’üm, ben bir Kürt’üm, ben Çerkez’im, ben Laz’ım/ Onbeş dilden çalar söyler ince telli bir sazım” şeklinde karşımıza çıkıyor. Var mı bu görüşlerin karşısına çıkıp, itiraz edecek?.
- Mithat Erden hocanın, İsa Kayacan olarak bendenize ithaf ettiği, “Akkoyunlular- Karakoyunlular” adlı araştırması, incelemesi var dosya halinde bana ulaşan. Kiril harflerinden Azerice’den aktarmış hoca. Bu çalışmada, araştırmada: Akkoyunlu Devleti, Akkoyunlu ve Tumurlular, Akkoyunlu Devletinin iç ve dış politikası, Azerbaycan’ın dış ilişkileri, Akkoyunlu Türkiye İlişkileri, Akkoyunlu Devletinin yıkılması, Azerbaycan- Rusya İlişkileri, Devlet Teşkilatı- İnzibatı ve Askeri İdareler, Toprak Sahipliği, vergiler ve mükellefiyetler, kentli ayaklanmaları anlatılıyor. Ayrıca Karakoyunlular’da bu düzenlemeyle anlatılmış. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum hocaların hocası hocam.
Mithat Erden: 04 Nisan 1921 tarihinde Siirt’te doğdu. AÜNV. Gazi Terbiye Enstitüsü Edebiyat Bölümü Mezunu olan Mithat Erden, MEB tarafından İsviçre’ye gönderildi. Değişik Ortaokullarda kurucu Müdürlük, THY’da personel Dairesi Başkanlığı yaptı. Değişik kuruluşlarda başarılı hizmetlere imza attı.
             ***
  Sivas’ın Folklor Delisi:
Müjgân Üçer’e Armağan
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Folklor uzmanı araştırmacı, yazar ve şair değerli dostum Prof. Dr. Hayrettin İvgin aracılığıyla bana gelen kitaplardan Sivas çıkışlı olanı: Müjgân Üçer’e Armağan.
Büyük boy, Tekin Şener ve Mehmet Ali Erdoğan’ın hazırladığı 534 sayfalık kitabın armağan edildiği isim ve imza Müjgân Üçer, yıllardır, takdirle izlediğim, araştırmalarından yararlandığım bir kalem erbabı, ustasıdır.
Başlığımızdaki ilk üç kelimesinin kullanılması kararını Hayrettin İvgin dostumla birlikte verdik. Müjgan Üçer hanımefendi için, “Sivas’ın folklor delisi” denilmesinin yanlış olmayacağı noktasından hareket ettik efendim.
Armağan kitap, merkezi İstanbul’da bulunan “Kitapevi” yayınları arasında günyüzü görmüş.
Bir sunuş var. “Müjgan Üçer yetmiş yaşında. Dostları talebeleri, yakınları olarak ona verebileceğimiz en kıymetli 70.yaş hediyesinin, bir kitap olacağını düşündük” diye başlanılan.
Kitap iki bölümden oluşmuş, böyle bir düzenlemeyle sunulmuş. Birinci bölüm; O’na dair, 2.bölüm: Armağanlar, Müjgan hanım ve eserleriyle ilgili yazılanlara yer verilmiştir.
Müjgan ve Doğan Üçer çiftinin 1966 yılında çekilen birlikteliklerinin fotoğraf  görüntüsü.
Sonra, Tekin Şener imzalı “Kendi semasına sığmayan insan: Müjgan Üçer” başlıklı uzunca bir araştırma, inceleme, değerlendirme. Şimdi, kitap içerisinde yer alanlardan imza sahiplerinden bazı cümleler seçerek devam edelim istiyorum efendim:
1.Hatırlamaya ve hatırlatmaya yazgılı olanlar arasında, sesi en gür çıkanlardan biri Müjgan Üçer’dir. (Tekin Şener)
2.Benim takdir ettiğim yönlerden biri de, hiçbir zaman bilimsel bir kıskançlık içine girmemesi ve bu yolda çalışanlara yardımcı olmasıdır (Haluk Çağdaş)
3.Sivas odaklı halkbilime önemli kaynak ve malzeme niteliğindeki çalışmaları zengin ve çeşitliliğe, içeriğe sahip olan Müjgan Üçer, 27 Ekim 1940 tarihinde Sivas’ta doğdu (Doç. Dr. Nesrin Tağızade Karaca)
4.İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde okurken, hocası Süheyl Ünver’in teşvikiyle tıp tarihi ve folklor araştırmalarına yönelen Müjgan hanım, memleketi Sivas’ta hem uzun yıllar eczacılık yapmış, hem de sevdalısı olduğu bu güzel şehrin atasözlerini, bilmecelerini, adetlerini, yemek ve sağlık kültürünü, yaşama alışkanlıklarını, isim verme geleneğini, hâsılı, folklor deyince akla ne geliyorsa hepsini büyük bir sabır ve titizlikle araştırmıştır.
Kitabın içine, Müjgan hanımla ilgili ne kadar fotoğraf varsa, araştırmalara konu olan ne kadar görüntü varsa, bir düzen içinde yerleştirilmiş, sayfalar, zenginleştirilmiştir. Folklor araştırmalarımızın kilometre taşı Müjgan Üçer’i kutluyorum.
            ***
İSA KAYACAN’DAN BİR KİTAP DAHA:
BURDUR’DAN KÜLTÜR YAĞMURU
                          Abdülkadir GÜLER
Burdur deyince araştırmacı gazeteci yazar İsa Kayacan aklıma geliyor. Memleketine, tarihi ve yurduna âşık böyle bir adam az bulunur bu yalan dünyada. İsa Kayacan Burdur’un Tefenni İlçesinin ECE köyünde dünyaya gözlerini açmıştır.( 20 Eylül 1943). Ben bu yazım da İsa Kayacan’ın özgeçmişinden söz etmeyeceğim. Anadolu basınında birazcık haberi olan İsa Kayacan’ı yakından tanımış olacaklardır. İsa Kayacan başlı başına bir kültür deryasıdır.
Yaklaşık yarım asırdan fazla Türk kültürüne, Türk edebiyatına, sanat ve edebiyatına Türk şiirine hizmet veriyor.  Bundan dolayı Anadolu’nun her il ve ilçesinde yerel ve ulusal basında İsa Kayacan’ın adı geçiyor. Türkiye’nin 81 ili ve 892 ilçesinde yerel gazetelerinde İsa Kayacan’ın hemen hemen her gün yayımlanan makaleleri, denemeleri,  eleştirileri ve kitap tanıtmaları vardır. Son zamanlarda Somali’ye yardım konusunda yerel ulusal basınımızda birçok haber ve yazı yer aldı. Ama İsa Kayacan yaklaşık bundan -26 yıl önce ( 28 Kasım 1985 – 25 Aralık 1985 ) tarihlerinde Somali’ye bir gazeteci olarak gitmiş ve orada yaptığı inceleme ve araştırmalarıyla dikkatleri çekmiş, bunları da bir kitap halinde yayınlatmıştı.
            İsa Kayacan dünden bugüne yaklaşık 130 kitap yayınlamış Türk edebiyat dünyasına kazandırmıştır ve adı caddelere, sokaklara verilmişti. Hakkında Üniversitelerimizde tezler hazırlanmıştır. Aynı zamanda Anadolu Basınının fahri hemşerisi olarak kabul edilmiştir. Yine bu yazılarından dolayı Azerbaycan Bakü Üniversitesinde doktorluk ve Fahri Profesörlük unvanlarını hakkıyla almaya hak kazanmıştır. Tek kelimeyle İsa Kayacan heykeli dikilecek adamdır. Anadolu’nun her kitaplığında armağan ettiği kitapları vardır. Yine bütün kitaplarını kendi köylü olan Ece köyüne armağan etmiş ve adı buradaki kütüphane taçlandırmıştır.
Bu girişten sonra İsa Kayacan’ın son yayımladığı BURDUR’DAN KÜLTÜR YAĞMURU” adını taşıyan kitabına bir bakalım.  Bu kitap Burdur Belediyesi Kültür Yayınları arasında ( No: 12 )   basılıp yayınlanmıştır. Nisan 2011. Tertemiz bir baskısı vardır. Kitap 432 sayfadan ibarettir. Bu kitap İsa Kayacan’ın 129. kitabıdır. 129 kitap dille yazmak çok kolaydır. Bir insanın ömrü böylesine devasa kitaplara yetiyor mu?  Biraz durmak ve düşünmek lazımdır. İsa Kayacan yaklaşık ömrünün iki katından fazla kitap kaleme almıştır. Bu bir rekordur. Alkışlanmalıdır. Zaten İsa Kayacan Anadolu basınında yazılarıyla ünlü bir rekora da koşuyor. İnanıyorum GUINNESS Rekorlar kitabında da yer alacaktır. Kitabın önsözünü Burdur’un değerli sanatsever ve kültür adamı Belediye Başkanı Sebahattin AKKAYA tarafından kaleme alınmıştır. 
            Sayın AKKAYA, kısa ve özlü olarak Önsözde şunları yazıyor:  Belediyemizin Kültür Yayınları arasında, Eylül 2005’de Dr. İsa Kayacan’ın imzasıyla yayınladığımız “Şiirlerle Burdur” kitabı büyük ilgi gördü. Burdur’umuzun tanıtımında önemli katkılarda bulundu.
            Önceki Burdur çıkışlı kitap ve yazılarına ilaveten, son araştırıp hazırladığı ilimiz Ticaret ve Sanay0i Odası’nca yayınlanan “BURDUR DESTANI” Bensiz Olmaz “ kitabıyla doruğa ulaşan Burdur sevgisinin gerçek sahibi İsa Kayacan’la her Burdurlu gurur duymakta, onu alkışlamaktadır.   Şiirlerle Burdur kitabından sonra bu kez “ Burdur’dan Kültür Yağmuru”nda Burdur ve Burdurlu içindeki satırlarla bir anıtım görevi yapacağı inancımı belirterek yeni yayınlarda buluşmak ümidiyle Sayın İsa Kayacan’ı kutluyor, sevgi ve saygıyla selamlıyorum” diyor.
Belediyelerin görevleri,  sadece kentin temizliği, elektrik, kanal, yol ve su ihtiyaçlarını gidermek değildir,. Sanatımıza ve kültürümüze hizmet eden gönül rahatlığı içinde o memleketin sanatını ve kültürüne hizmet edenleri bulup takdir eden ve onların yapıtlarını günışığına çıkaran sanatsever Belediye Başkanlarımız da vardır. İşte bunlardan bir de Burdur Belediye Başkanı Sayın Sebahattin Akkaya’dır. Ben de buradan bu yapıcı güzel ve kalıcı hizmetlerinden dolayı kutluyor ve selam ve saygılarımı gönderiyorum.
            Bu kitap 16 bölüm halinde yayımlanmıştır. Yer aldığı bazı konu başlıklarını sunuyorum: Şiirlerle  Burdur ( 2 ) Osman Akkoç’un Burdur Şiirleri, Burdur tarihinin içinden, 1850 – 1953 yılları arasında Burdur’u idare edenler, 1854’de kaza olan Burdur en eski ilçesi Tefenni ilçesi,1955 Burdur’lu, Büyük Millet Meclisinde Burdurlu Milletvekilleri, Burdur Valileri, Merkez Belediye Başkanları, Burdur’da Üniversite sevinci, Teke Yöresi folkloru ve araştırmaları, Teke Yöresinin başkenti Burdur ve Türküleri, Kültürümüzün içinde Burdur’da doğup ve hizmet edenler, Burdur Fıkraları ve Efsaneleri İsa Kayacan’ın Burdur’la ilgi kitap ve yazıları. Hakkında yazılmış bilgiler makaleler ve denemeler, şiirler yer alıyor.
Kitapta  şiir ve yazılarıyla katkıda bulunanlardan bazıları: Prof. Dr. İsa Kayacan, Vedat Fidanboy, İbrahim Zeki Burdurlu, Abdullah Satoğlu, Ünal Şöhret Dirlik, Mustafa Ceylan, Abdülkadir Güler, Rıza Erdem, M. Rasih Özbek,Şükrü Öksüz,Ahmet Sargın, Muammer Susuzlu, Dr. İrfan Akay, H. Mehmet Atasever, Abdurrahman Ekinci, Hasan Türkel, Ozan Kara, Seza Tutku Azaklı, Dündar Ersan,  Salih Urhan, Mehmet Gökdoğan, Nazmi Öner, Mustafa Arslan, Melahat Ecevit, Çetin Bozcu, Sebahat Gümüş, Zafer Azaklı, Hamit Çine, Mehmet Nacar,  Hüseyin Kayacan,  Birdal Can Tüfekçi, Durmuş Öcal, Rafet Şimşek, Cahit Yargıcı, Sadık Dağdeviren, Özen Gülay Atacan, Fuat Gürsoy, Mansur Ekmekçi, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Mithat Makal, Can Direkçi, İbrahim Özçimen ve Ekrem Kabay gibi yazar ve şairlerin şiirleriyle donatılmıştır. Kitapta yer alanların hepsini almadığım için beni hoş görmelerini dilerim.
            Bu devasa eserin arka kapağında valilerden İsa Kayacan’a tebrikler vardır.
Bunlardan bir iki örnek sunmak istiyorum. Can Direkçi: Sayın Dr. İsa Kayacan, Burdur’umuzun yetiştirmiş olduğu ender şahsiyetlerden biridir. Kendisiyle Burdur’da görev yapan Burdur Valisi olarak gurur duyuyoruz. Bugüne kadar Türk edebiyatına, Türk kültür hayatına, Türk basınına yapmış olduğu katkıları yanı sıra Burdur dışında geçirdiği zamanlarda bile Burdur’un iyiliği ve güzelliği için bu güne kadar 50 yıla yakın süre basın ve yayın kavgası vermiştir.  (Burdur Valisi, 01.11.2008)
Bunlardan başka yine eski Burdur Valilerinden İbrahim Özçimen, Burdur TBMM üyelerinden Sayın Ekrem Kabay Beylerin de İsa Kayacan hakkındaki takdire değer tebrik ve görüşleri vardır.
            Sonuç olarak, gazeteci, yazar ve aynı zamanda şair olan Prof. Dr. İsa Kayacan derli, toplu bir eserle tekrar Burdur’un adını bayraklaştırıyor.  Burdur ili ve yöresi, civanmert insanların yaşadığı, efelerin,  zeybeklerin harman olduğu, Yöre sanatçılarının türkülerini coşkuyla okuduğu, boyu küçük ama sesi büyük sipsinin ana yurdu, kütüphaneler şehri Teke yöresinin kültür başkenti olan bu güzelim şehrin insanlarının geleneklerini ve destanlaşan öykülerini bize yıllar boyu hiç usanmadan ve yorulmadan anlatan, yazan, sevgili İsa Kayacan’a selamlar olsun.
Sevgili İsa Kayacan, Burdur’a olan sevdasını tekrar ediyor. “Herkes beni Ankaralarda sanır / Burdur’da bir dam çökse içim parçalanır” diyor. Biz de bu tertemiz eserinden dolayı Burdur Belediye Başkanı Sayın Sebahattin Akkaya’ya, sanatımıza, kültürümüze ve Türk Edebiyatına haklı olarak değer veren, sahip çıkan, sevgili kadim dostum Prof. Dr. İsa Kayacan’a tekrar tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyor ve sağlıkla uzun ömürler diliyorum. Burdur’u yakından tanıma bağlamında bu değerli kitabı özellikle öğretmen ve öğrencilerimize  tavsiye ediyorum….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder