31 Ekim 2012 Çarşamba

Aydın KARASÜLEYMANOĞLU


KONUK YAZAR

ANADOLU BASINI ve
PROF. DR. İSA KAYACAN

Aydın KARASÜLEYMANOĞLU

Baş döndürücü hızla baskı yapan webler, yazı ve fotoğraf aktaran uydu sistemleri, sürekli gelişen baskı teknolojisi, Anadolu basınının önemini azaltamadı. Anadolu’da bin bir güçlükle yayımlanan gazeteler, yörelerinde ulusal basın organlarından daha etkindirler. Büyük gazetelerdeki yoğun haber akışı, yöresel sorunların çok yönlü ele alınmasına olanak vermemektedir. Oysa yörenin gözü, kulağı, sesi olan Anadolu gazeteleri,  kendi hizmet alanında her türlü sorunu dile getirip yetkililere yol göstermektedirler. Saman alevi gibi de olsa kendi yörelerine ışık saçan Anadolu gazetelerinin işlevi hiçbir zaman ortadan kalkmayacaktır.
Liseyi bitirdiğim yıllarda, kasadan tek tek hurufat alınarak dizilen ve elle sallamalı makinelerde basılan gazetelerde çalıştım. Artvin, Erzurum ve yedek subaylığımı yaparken de Gaziantep gazetelerinde çok yazılar yazdım. Elime geçen her Anadolu gazetesini ilgiyle okudum. Bazı arkadaşlar yöresellikten kurtulamadın deseler de, Artvin gazeteleriyle ilişkimi hiç kesmedim. Yöresel sorunlara ilişkin yazılarımı bu gazetelerde sürekli yayımladım.
Sözü Anadolu basınıyla düzeyli ve sıcak ilişkiler içinde olan Prof.Dr.İsa Kayacan’a getirmek istiyorum. Yöresel gazeteleri önemseyen, yazılarıyla onlara destek olmaya çalışan bir kültür adamı o. Prof.Dr.İsa Kayacan adeta Anadolu basınıyla özdeşleşmiş. Kayacan denince Anadolu basını, Anadolu basını denince Kayacan usumuza geliyor. O, karşılık gözetmeyen bir basın emekçisi. Çok değişik gazetelerde binlerce yazı yayınlamış, yazılarında adı geçenlere postalamış biri. Bizim çalışmalarımızla ilgili yazılarından biliyoruz bunu. Çalışma masamızda bazen yazı ve dosyaları kaybettiğimiz oluyor. Oysa Kayacan, bunca gazeteleri izliyor, yazılar yolluyor, ilgililere gününde ulaştırıyor. Düzenli ve ilkeli çalışması da takdire değer ayrı bir özelliği.
Daha önce yazdığım bir yazıda da vurguladığım gibi Prof. Dr. İsa Kayacan ile dostluğumuz 50 yılını doldurdu. Anadolu’dan öğrenim için Ankara’ya gelen edebiyata meraklı gençler olarak kader bizi buluşturmuştu. Yazılar, şiirler yazıyorduk. Ankara’daki kültürel etkinliklere katılıyorduk. Kayacan, çok genç yaşta “Ece” dergisini çıkarmaya başladı. Bugünlere uzanan yola o yıllarda girilmişti. Ardından onlarca kitap, binlerce yazı yayınladı Kayacan. Doğduğu ve adını edebiyat dünyasına taşıdığı kentin caddelerine adı verildi. Onun Guinnes rekorlar kitabına girmesi için bazı örgütlerce çalışmalar sürdürülüyor. O kültürü sanatı uğraş edinmiş. Yeni kitaplarıyla edebiyat dünyasına merhaba diyenleri tanıtmayı, gençleri özendirmeyi yaşam biçimi haline getirmiş. Bu konuda, çevresine özverili desteklerde bulunan bir yazın eri o.
Prof. Dr. İsa Kayacan, bu niteliklerinin yanında dostluğu, sevecenliği, güvenirliği de var. O sessiz sedasız kozasını örerken örnek alınacak bir kimlik olarak da karşımıza çıkıyor. Dostları onu bu kimlikle seviyor.