KONUK YAZAR
TÜRK’E VERMEK
Nadir
Şener HATUNOĞLU
Matematikçi-Bilim
Uzmanı
Başlıktaki
söylemi, tarihsel bir inceleme sırasında öğrendim. Osmanlı İmparatorluğu’nun
yaşını ve kudretini, bu söylemde buldum. Sosyologlar, psikologlar, komutanlar ordusunun
işini bir kalemde sunmak, elbet zor.
Benimki, hareket noktasını
vurgulamak…
Türk
kavmi, 1071 yılında Malazgirt kapısından Anadolu’ya girdi. Beyliklerde
çalkantılar oldu, Osman-oğulları işi toparladı; devletimizi kurdu. Kurulan
devleti altı yüz (600) yıl yaşatmak için, kendine ilkeler koymuş. İşte bu
ilkelerden biri de “Türk’e Vermek” olgusudur. Bu şu anlama geliyor: Avrupalı
soydaşlarımızı, Doğu kapısından akın-akın gelen Türk boylarıyla buluşturup,
kaynaştırmak…
Canı
rahmet istedi, analım; Avrupalı soydaşlarımızın simgesi Mehmet AKİF ERSOY,
ölümsüz istiklâl marşımızın yazarıdır. Osmanlı döneminden kalma tipik evi,
Hacette Üniversitesi yakınındadır. Torunumu her almaya gittiğimde, bahçe
kapısının tokmağına saygıyla elimi değdirirdim.
‘Erzurum
nire, Arnavutluk nire!’ derler ya… İlçemizin doktoru Hasan Baydur da Mehmet
Akif Ersoy’un hemşerisi. Büyük oğlu Refik BAYDUR, Tercan (Mama Hatun)
doğumludur:1929. İlkokulu ağabeyimle okumuştur. Erzurum lisesinde de
akrabalarımla… Lisenin parlak bir öğrencisi olduğunu duyardık. İstanbul-İktisat
fakültesini bitirdi. İşverenler Sendikası Genel Başkanı oldu. Yazdığı kitaplar
arasında, babasının biyografisi de var. Kardeşi Şefik BAYDUR, sınıf
arkadaşımdır. Aileye saygılarımla..
İlçemizin
(Tercan=Mama Hatun) bir köyünde de Boşnak aileler vardı. Saray Bosna’dan, ta
Erzurum’a gönderilmişler. Biz onlardan onlar bizden hayatı öğrenmişiz.
Osmanlı
İmparatorluğu’nu, sadece son yılların karmaşasıyla değerlendirmek, doğruya
götürmez bizleri. Jakobenizmin rüzgârına kapılan kimileri, karalamayı eleştiri
sanıp, açıyor ağzını, yumuyor gözünü… Denile-bilir ki Gazi Mustafa
Kemal ATATÜRK ve arkadaşları olmasaydı, devletimiz tümden silinip gidecekti.
Krallık, şahlık, padişahlık vb. tek parti yönetimidir. Tek parti her kötülüğü
bağrında barındırır. Şu son yirmi yılda yıkılıp giden devletlere bakarsak,
demokrasinin önemini daha iyi kavrarız diye düşünüyorum. Şu da söylene-bilir,
demokrasiyi amaç değil de kötü emelleri için araç olarak görenler de çıkabilir.
Örnek, dünyayı kana bulayan Adolf HİTLER,seçimle başa gelmişti. Dünyaya
maliyeti:
“Elli milyon ölü, iki yüz milyon sakat, beş yüz milyon
aç ve konutsuz insan yığınları.”
Ö Z Ü R
( Özür
dilemek, büyüklüktür.)
Onlarca
yıl önceydi. “ Terörle bir yere varılmaz; ülke bölünmez.” muhabbeti
başladığında, ben bu günü gördüm ve –dedelerim adına- Milliyet’te özür
dilediydim. Tevazu lüksüm olmadığı için üslûbumu bağışlayınız.
Sn. Dışişleri bakanımız, türkücü Kürt kardeşimizden özür
dileyince, benim özrümü güncelleme zorunluluğu doğdu. Şöyle özür dilemiştim:
“Dedem
müstantik (sorgu yargıcı) Ahmet Beğ, Erzurum İl Kongresi’nde (1919), E.Binbaşı
Süleyman HATUNOĞLU da kongrede (Temmuz-1919), şu yemine imza atmışlardı:
“Vatan
bir bütündür, parçalanamaz!”
Onlarca
yıl önce, şu özrü yazmıştım:
“Eğer bu söylem hatalı(!) ise dedelerim adına Özür(!)
dilerim.”
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK adına kim
özür dileyecekse; ben bilmiyorum…
***
KONUK YAZAR
4. TÜRK KÜLTÜRÜ KURULTAYI
KİTABI ÜZERİNE
Abdülkadir GÜLER
Geçenlerde
20- 24 Mart 213 tarihinde Fethiye’de 4.Uluslararası 4.Türk Kurultayı Fethiye
Belediyesi, Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu ( HKAK ) ile birlikte
görkemli bir şekilde gerçeleşmişti. Bu Kurultaya yerli ve
yabancı bilim adamları, folklora , halk bilimine, halk edebiyatına
gönül verenler katılmıştı. Aşağı, yukarı 100 ‘ze yakın yerli ve
yabancı bilim adamının hazırladıkları özgün bildirileriyle bu
kurultaya renk katmışlardı, Bu satırların yazarı
olarak ben de Aydın / Söke’den bir
bildiriyle bu kurultaya katılmıştım. Adı geçen kurutay tam zamanında
Nevruz Bayramında denk gelmişti.Açılışı görkemli oldu. Tabi İstiklal
Marşı, saygı duruşuyla birlikte…Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere Türk kültürüne emek verenler, aramızdan olmayanlar saygıyla
ve rahmetle anıldı. Ben bir katılımcı ve bu kurultaya gönül
verenlerden biri olarak dönüşümde çeşitli yayın organlarında Söke
Ekspres‘te ve Milliyet Blog’ta izlenimlerimi yazdım.
Bu kurultayın konusu: “Türkü, Türkülerimiz, Türküler ve
Türkülerimizin Öyküleri“ idi. Çok yararlı bir konu seçilmişti. Üç gün boyunca
Fethiye Kültür salonunda keyifle, dikkatle katılımcıların sunmuş oldukları
birbirinden değerli bildirilerini güzel konuşma ve slayt bilgisayar ortamında
zevkle dinledik.Salon da katılımcılarla birliikte bir hayli kalabalıktı.
Şimdi benim
en çok hoşuma giden durum: Bu konuşmaların sempozyum bitinminde bir kitapta
toplanması oldu. Bazen yapılan sempozyumlarda binlerce lira
harcınayor lakin bunların bir kitapta toplanmasını kimi yerde
göremiyornuz.Yapılan konuşmalar buharlaşıp gidiyor. yapılan masraflara yazık
olmuyor mu? Sempozyumların sonunda bunların böyle bir kitapta toplanması asıl
amacına ulaştığını düşünüyorum. İşte anılan tarihte IV. Uluslararası Türk
Kurultayı Türk Kültürü Kurultayının sonunda Fethiye Belediye Başkanı
Sayın Behçet Saatcı ve HKAK Genel Başkanı Sayın Prof.Dr.İrfan Ünver
Nasrattıoğlu tarafından hazırlanan bu kitabının yayımlanmasını
görünce gerçekten sevindim. Hem de iki cilt halinde yayımlanmıştır.
Her cildi aşağı, yukarı 450 sayfadır. ( toplam 900 sayfalık bir
devasa kitap ), hem de birinci hamur kağıda ve tertemiz bir baskıyla Ankara’da
( Eylül 2013 ) Tarihinde kısa bir zamanda titizlikle ortaya çıkarılmış
olup, halk kültürü ve Türk edebiyatı okurlarına arzedilmiştir.
Bu açıdan tüm emeği geçenleri öncelikle candan kutlamak isterim.
4.
Uluslararası Türk Kültürü Kurultayı kitabında Cilt birde SUNUŞ
bölümüne Prof.Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu şunları yazıyor:
“Otuz yılı
aşkın süredir, bir yandan güzel ülkemizin çeşitli kentlerinde,öte yandan
Türkiye dışındaki çeşitli ülkelerde peşpeşe etkinliler yapmaktayız.
Son yıllarda yaptığımız önemli etkinlilerin başında, Fetihiye’de
gerçekleştirilen dört büyük sempozyum ile buhnun yanı sıra bir dizi etkinlikler
gelmektedir. Fethiye’de 2008, 2009, 2011 ve 2013 yıllarında düzenlediğimiz
etkinikler, kültürümüzün derlenmesi, değerlendirilmesi ve tanıtılmasını
amaçlamıştır. Sözün başında hemen beliertmek isterimki,”Uluslararası
Türk Kültürü Kurultayı” ana başlığı altında
gerçekleştirilen etkinliklerin arzuedilen seviyede vemükemmel bir biçimde
gerçekleştirilmesinde en büyük pay, Fethiye’mizin yüreği insan sevgisiyle dolu
olan Belediye Başkanı Dr. Bençet Saatçı’nındır. O’nun bir yeşama biçimi dolarak
benimselip , her vesileyle belirttiği “ Söz konrusu vatan ise, gerisi
teferuattır”…özdeğişi, bizim ona yürekten bağlanmamıza neden olmuştur.” Sayın
İ.Ü. NASNATINOLU bunları yazdıktan sonra şunları da eklemeden geçemiyor, önemi
bağlamında aynen alıyorum: “ 24 ülkeden, 100’den fazla konuğun
ağırlandığı Fethiye,artık Türk Kültür kurultaeylarının merkezi olmuştur.
Kurultay için Fethiye’ye gelen dostlarımızın ülkelerine döndükten sonra bize
gönderdikleri mesajlardan aldığımıza göre, Fethiye, aynı zamanda ülkemizin
turistik ve tarihi güzelliklerinin de simgesi haline gelmiştir. Ne mutlu
Fethiye’lilere ki, Dr.Behçet saatcı gibi bir belediye başkanarı vardır. ve ne
mutlu Dr. Saatcı ‘ki, yarattığı yeni Fethiye’yi, dünyaya tanıtabilmektedir.
Sözün özü o dur ki; Fuat Köprülü’nün kurduğu
Halk Kültürü Araştırmaarı Kurumu’nu yöneten kişiler olarak bizde bir görev
yapmış olmanın mutluluğunu duymaktayız. Elinizdeki bu kitap, mutluluğumuzun ve
başarımızın somut bir belgesidir.”diyor Sayın HKAK Genel Başkanı NASRATTINOĞLU.
Ben de
bunları görmekle mutlu oldum, gerçektende öyledir.
Türk halk bilimini, Türk folklorunu aradan yıllar
geçsede var güçleriyle manevi ve maddi imkanlarıyla
yaşatıyorlar. Sayın Nasrattınoğlu’ya ben de bu değerli eserleri
görmek ve içinde bulunmakla hak veriyor ve bir kez daha candan tebriklerimi
sunuyorum… Türk kültürü adına Fethiye Belediye Başkan Sayın Dr.
Behçet Saatcı’yı de bu gibi çalışmalarından dolayı kutluyor ve başarılarının
devamını diliyorum.
Adı geçen
eserin bir başka bölümünde de Fethiye Belediye Başkanı
Sayın Dr. Behçet Saatcı’da bir yazısı vardır. Ondan da bir cümle
almak istiyorum:” Türkü, yani Türkle ilgili Türk’e özgü, yüreğimizin
dili,başımızın sevda yeli olan türkülerimiz.Umuttur, hasrettir, vefadır,
dostluktur. Anamızın gözünde yaş, yavuklarımızın yüzünde tomurcuk güldür
türkülerimiz. “ Türk’üz türkü çığırırız demiş ( rahmetli ) halk ozanı Aşık
Veysel…Bu derece zengin, derin ve geniş havzadan beslenen türkülerimiz, bırakın
bizi sıradan bir topluluğu sıradan bir halkı, bile, millet yapan
haline getirir. Neşemizi coşturan, sitemizi isyanımızı saklayan türkülerimiz.
Köşe taşı olan türkülerimiz. İskender Pala’nın deyimiyle: “Anamızın ak sütü
kadar, hayatın kaynağı olan su kadar aziz, öz kimliğimiz kadar asil olan
türkülerimiz…diyor… Değerli konukların ve sevgili basın mensupları salonumuzu
şereflendiren değerli konuklar ve değerli büyüklerim, Hoş geldiniz, sefalar
getirdiniz keyfimize keyif kattınız. Birliğimiz, dirliğimiz daim olsun.
Nevruzumuz kutlu olsun… Türkülerimize can suyu veren, nesilden
nesile geçmesini sağlayan halk ozanlarımıza, derleyip toplayanlara,
sazın teline vuranlara, buradan selam gönderiyoruz. rcınayor
lakin bunların bir kitap ta toplanmamızı yapılah masraflara ylazık
olmuyormTürkiye’de 800 800 800 ilçe belediyesinden birisi
olan Fethiye’de 4. Türk Kurultayını yapıyor olmanın gurunu ve sevincini
yaşıyoruz. Atatürk’ümüzün “ Türkiye Cumhuriyetinin Temeli Kültürdür” sözüne
izafeten, kültürümüze bir nebze katkı sağlayabilirsek, ne mutlu
bizlere…” diyor Sayın Behcet Saatcı…
BİLDİRİ SUNANLAR:
Prof.Dr.
Ali Osman Öztürk, Prof.Dr. Erman Artun, Doç.Dr. Selçuk Duman, Doç.Dr. Mehmet
Naci Önal, Doç.Dr. Armağan Coşkun Elçi, Yrd.Doç.Dr. Göktan Ay, Prof.Dr. Naile
Rahimbeyli, Dr.Emeal Şenocak, Prof.Dr. Celil Nagiyev, Doç.Dr. Fedora
Arnavut,Okt. Nejla Kayalı Orta, Ergün Veren, Prof.Dr. Naciye Yıldız, Dr.Janos
Sıpos, Doç.Dr. Ayfer Yılmaz, Öğr.Gör.OyaŞen, Prof.Dr. Gülnaz
Abdullazade, Funda Sevil Önal,Yrd.Doç.Dr. Ülkü Kara Düzgün, Prof.Dr. Saim
Sakaoğlu, Prof.Dr. Nüket Dor, Ahmet Z. Özdemir, Abdülkadir Güler, Araş.
Gör.Esra Özkaya, Doç.DR.Meral Ozan, Yrd.Doç.Dr. Ayhan Karakaş, Dr. Mehmet Ali
Yılmaz, Doç.Dr. Mustafa Sever, Doç.Dr. Fatma Ahsen Turan, Savaş
Ekici,Abdurrahman Ekinci, Yrd.Doç.Dr. Zekiye Çağımlar, Ayşenur Ören, Birdal Can
Tüfekçi, Prof.Dr. Olena İvanoska, Yrd.Doç.Dr. Burhan Kaçar, Doç.Dr. Eyüp Akman,
Nail Tan, Ümmügülsüm Çelik,Prof.Dr.Nezihe Şentürk- Naka
Niksiç, Yrd.Doç.Dr. Mehmet Akpınar, Ünal Şöhret Dirlik, Recai Şahin,
Yrd.Doç.Dr.Dilek Erenoğlu Ataizi, Doç.Dr. Aynur Öz Özcan, Prof.Dr.Babahan
Mehmet Şerif, Tanju Ozanoğlu, Öğr.Gör. Refiye Okuşluk Şenesen, Prof.Dr. Tarih
Dostiyev,Dr. Nergiz Nağıyeva, Prof.bDR.Ebülfez Amanoğlu, Prof. Dr.Terlan
Güliyev, Yrd.Doç.Dr. Yakut Güliyeva, Doç.Dr.Terane Heşimova, Vural Safiyeva,
Araş.Gör.Hayat Şamiyeva, Yrd.Doç.Dr.Mehseti İsmayil, Nermin Qaralova, Vildan
Askerova, Gulustan Bayramova, Yrd.Doç.Dr.Şevket Öznur- Dr.Mahmut İslamoğlu,
Doç.Dr.Berdi Sarıyev, Prof.Dr. Firdevs Hisamitdinova, Doç.Dr. Minihana
Bagautdinova, Prof. Dr. İmperiyat Hacıyev, Steffanida Stamova,
Yrd.Doç.dr. Farzaneh Doulatabadi, Muhammde Alipur Muqedem, Öğr.Gör. Zeynel
Polat, Ak.Dr. Joldasbay Turdımuratov, Doç.Dr. Seydin Amirlan,
Doç.Dr. Abdil Şermatov, Zera Bekirova, Dr. Eva Csakı, Prof.Dr.
Liseyar Zikirova, ,Doç.Dr. Fadıl Hoca, Yrd.Doç.Dr. MuratOrhun, Prof.Dr. Lüboy
Kopanytsya,, Svitlana Kopanytsya ve Doç.Dr. Margarita Kungaa
gibi bilim adamlarının adı geçen kurultaeyda bildiriler
sunmuş ve bu bildiriuleri iki ayrı cilthalinde kitapta yer almıştır.
21-24 Mart 2013 tarihlerinde Feithiyedea gerçekleaştirnilen 4. Umuslar
arası Türk Kurultayı ile ilgili bu kitapların itinayla basılması
ve bildiri sahiplerine gönderilmesi HKAK ve Fethiye
Belediyesinin imkanlarıyla Türk kültürüne vermiş
oldukları değerin ne denli önemli ve büyük bir hizmet olduğunu bir kez
daha öğrenmiş bulunuyoruz. Adı geçen Kurultayın amacına
ulaştığını diye düşünüyoruim. Takdire değer bir hizmet
yapmışlardır.
Kurultayın ana konusu. Türkü, Türkülerimiz ve bu
türkülerin öyküleri idi. Hazırlanan bu eser,ilerisi için halk edebiyatına ve
halk kültürüne aşık olanlara önemli bir başucu kaynağı
olacaktır. Ben bu yazıyı yazdığım sıralarda ( 17.11.2013 ) akşamı
TRT’de Müzik ve Türkülerimiz konusunda bir program vardı. Bir ara bu programı izledim.
Bu programı Türk müzinin değerli sanatçılarından Mustafa Keser
yönetiyordu. Mustafa Keser’in yanında İzzet Altınmeşe, Belkis
Akkale, Orhan Hakalmaz, Süreyya Davulcuoğlu, Selahattin Alpay, Bedri Ayseli,
Muazzez Abacı ve Melahat Gürses vardı. Hepsini zevkle izledik. Yılların değerli
sanatçısı İzzet Altınmeşe aynen şöyle diyordu: “Türkülerdir bizi bize anlatan,
Sakarya’yı, Çanakkale’yi, Dumlupunar’ı bize anlatan türkülerimizdir.
Anadolu’yu, Milli Mücadele’yi bize anlatan yine bu burcu burcu,
buram buram dildendile , çağdan çağa söylenen türkülerimizdir.
Türküler tümüyle bizleri anlatıyor. Türküler birliğimizin, dirliğimizin
sembolüdür diye vurgu yapıyordu. Ve hep birlikte güneyden, doğudan,
karadenizden,iç Anadolu’dan ve Ege’den birer potpori halinde türküler
söylediler. Bizlere güzel dakikalar yaşattılar. Birkez daha
diyorum, türküleri söyleyen ve yaşanlara selam olsun…
Sonuç olarak:
Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu
Genel Başkanı ( HKAK ) Prof. Dr. İfnan Ünver Nasrattınoğlu ve Fethiye
Belediye Başkanı Dr. Behçet Saatcı ile birlikte tüm maddi ve
manevi olanaklarıyla yapılan 4. Uluslararası Türk Kurultayı
bağlamında hazırlanan bu iki ciltlik eserle Kurultay
amacına ulaşmıştır. Titizlikle yayımlanan bu eserler, gelecek
kuşaklar için birer başucu kaynak kitap olacaktır. Tekrar
tekrar tüm emeği geçenleri candan kutluyor, emek verenlere kurum ve
kurulaşlara, bildiri sahiplerine sağlıklı günler ve başarı
dolu yıllar diliyorum. Bir başka kurultayda buluşmak ve bir araya gelmek
ümidiyle. Türkü ve Türkülerimize gönül verenlere selam olsun
diyorum…