17 Ekim 2016 Pazartesi

İSA KAYACAN’I ÖZLÜYORUZ... 15 Ekim 2016_Burdur Gazetesi_MANŞET, Hasan TÜRKEL

İSA KAYACAN’I ÖZLÜYORUZ...
15 Ekim 2016_Burdur Gazetesi_MANŞET
Anadolu Basını'nın duayeni, Gazeteci-Yazar İsa kayacan'ı ölümünün 2. yılında saygıyla, özlemle anıyoruz. Gazeteci Yazar İsa Kayacan, yıllarca gazetemizin Ankara Temsilciliği'ni üstlendi.
Başta Burdur olmak üzere, Anadolu'da yayınlanan gazetelere büyük emek verdi. Anadolu Basını'nın Ankara'daki sesi oldu. Anadolu Gazeteleri arasında köprü olup, Anadolu gazetelerini ülkenin dört bir yanına ulaştırdı.
Ölümünün 2. yılındayız, onun yokluğuna alışmadık, aksine onun yokluğunu şimdi daha çok hissediyor, onu daha çok arıyoruz.
Gazeteci-Yazar İsa Kayacan, yaptığı araştırmalar, çalışmalar ve yazdığı yazılarla, sınırları aşıp, Türki Cumhuriyetlere ulaştı. Oralardaki üniversiteler İsa Kayacana fahri Doktorluk, Profesörlük payeleri verdiler. Yurt dışında yaptığı araştırmaları, çalışmaları yazan İsa Kayacan, Türki Cumhuriyetlerle ülkemiz arasında da köprü oldu.
Üstad Profesör İsa kayacan, Yazdığı kitaplarla, yazılarla, Burdur kültürünü, folklorunu tüm ülkeye tanıttı. Onun, hepimizi derinden etkileyen "Herkes beni Ankara'da sanır, Burdur'da bir dam çökse içim parçalanır" sözü, şimdi bize her daim onu hatırlatıyor.
ECE KÖYLÜ İSA KAYACAN
Burdur'un Ece köyü'nde doğup büyüyen İsa Kayacan, tümüyle kendi çabası ve emeğiyle yükseldi. Bakanlara danışmanlık yaptı. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nde etkin görevler aldı. Bütün bu süreçte İsa Kayacan, Burdurla irtibatını hiç kesmedi. Aksine sürekli artırdı. Yerel basının sorunlarını ve taleplerini Ankara'ya taşıdı. Aralıksız her gün yazdığı yazıları, gazetemiz başta olmak üzere ilimizdeki yerel gazetelerde, ülkenin her yanındaki yerel gazetelerde yayınlandı.
Ülkesini çok severdi, Burdur Sevdalısı'ydı. Onun ölümün üzerinden geçen 2 yıl onu unutturmadı. Aksine, ona olan sevgimizi, saygımızı, özlemimizi artırdı. Onun yokluğu yeri doldururulamayacak kadar büyük bir boşluk yarattı. Burdur Gazetesi camiası ve okuyucularımız adına, Üstad Gazeteci-Yazar İsa Kayacan'ı hürmetle yad ediyoruz.
HASAN TÜRKEL

15 Ekim 2016 Cumartesi

KÜRŞAT TUNCEL, “ANADOLU’NUN FAHRİ BASIN HEMŞEHRİSİDİR” /

BURDUR GAZETECİLER CEMİYETİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI KÜRŞAT TUNCEL:  “ANADOLU’NUN FAHRİ BASIN HEMŞEHRİSİDİR”

Burdur Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Kürşat Tuncel, merhum gazeteci yazar İsa Kayacan’ı anma mesajı yayınladı.
Yazılı olarak anma mesajı yayınlayan Başkan Tuncel, “Anadolu basınının yılmaz savunucusu hemşehrimiz Gazeteci-Yazar İsa Kayacan’ı vefatının ikinci yıl dönümünde büyük bir saygı ve minnetle anıyoruz… Fahri Profesör İsa Kayacan; Anadolu’nun fahri basın hemşehrisidir. Gazetecidir, yazardır, şairdir ve araştırmacıdır. Edebiyatımızın hemen hemen her alanında kalemini oynatmış, sanat, edebiyat gibi konularda birçok yapıtlar Türk edebiyatına kazandırmıştır. Örneğin öykü, masal, tarih, roman, tiyatro, müzik, halk bilimi, biyografi, şiir, deneme, folklor, araştırma, röportaj gibi konularda kitaplar hazırlayıp yayınlanmış ve eserlerini aldığı binlerce kitaplarla birlikte Türkiye’nin birçok kütüphanelerine armağan etmiştir.1943 yılı Tefenni Ece doğumlu Kayacan’ın yazıları Türkiye’nin pek çok yerinde iller ve ilçelerde yayımlanan yerel günlük gazetelerde ve dergilerde yayımlanmış, İsa Kayacan ismi Anadolu basını, yerel basınla özdeşleşmiştir. Anadolu’nun yanı sıra Türk Dünyası ile Azerbaycan coğrafyasıyla, Iraklı Türkmenlerle yakından ilgilenen Burdur’un yetiştirdiği kültür adamı, Cemiyetimizin üyesi İsa Kayacan’ı, bir kez daha rahmetle anıyoruz.” Dedi.
PROF. DR. İSA KAYACAN “TÜRK KÜLTÜRÜNE HİZMET” ÖDÜLLERİ AÇIKLANDI
Anadolu Basını’nın Duayenlerinden, Edebiyat - Kültür ve Sanat öncüsü Prof. Dr. İsa Kayacan, aramızdan ayrılışının ikinci (2.) yıldönümünde anılacak.
Kültür ve Sanat Haberi
Anadolu Basını’nın Duayenlerinden, Edebiyat - Kültür ve Sanat öncüsü Prof. Dr. İsa Kayacan, aramızdan ayrılışının ikinci (2.) yıldönümünde anılacak.
Kayacan, kurucu üyesi olduğu “Kerkük Kültür Derneği ile Türk Dünyası Kültür-Sanat Plâtformu” Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci; Basına ve kamuoyuna yaptığı açıklamada: “Unutulmayan dostumuz İsa Kayacan’ı unutmadık ve unutmayacağız. Sadece anmakla da kalmayacağız. Bu bağlamda, Dernek yönetim kurulumuz, aldığı bir kararla, bu yıldan itibaren “İsa Kayacan; Türk Kültürüne Hizmet Ödülleri” verecektir” dedi.
Daha önce duyurulduğu üzere İsa Kayacan’ı Anma Programı ve “Ödül Töreni”, 15 Ekim 2016 Cumartesi günü saat 14 00 de İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) Genel Merkez binasında yapılacaktır.
BU YILIN 
ÖDÜL SAHİPLERİ:
Küzeci, bu yılın ödül sahiplerini de açıkladı. Buna göre:
1.Kayacan’ın sağlığında geniş kapsamlı bir araştırma yaparak, “Destanlaşan Köylü İsa Kayacan” adlı eseri yazan: Mustafa CEYLAN,
2.Kayacan’ın kurduğu Ece Haber Ajansı’nı yürüten, Kayacan’la ilgili web sitelerini kuran ve yöneten, O’nun çalışmalarını, eser ve hizmetlerini bütün dünyaya yayan, duyuran ve bu misyonunu aralıksız sürdüren; Yakın dostu, gazeteci-yazar: Mustafa Nevruz SINACI,
3.Başta Azerbaycan ve Türkiye olmak üzere tüm Türk dünyasına İsa Kayacan’ın çalışmalarının duyurulması, eserleriyle tanıtılmasında yazıları ile ışık tutan bilim insanı, yazar:  Prof. Dr. Tamilla ALİYEVA (Azerbaycan),
4.Görev yaptığı Gazete ve Dergilerde, İsa Kayacan ve önerdiği arkadaşlarının yazılarına kucak açan; Yeni Gazeteci, Şair ve Yazarların yetişmesine ve gelişmesine önderlik eden kadim Kayacan dostu: Gazeteci Ahmet TEKEŞ
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA

1 Ekim 2016 Cumartesi

İsa KAYACAN ve Eseri “Bana Yazılan Şiirler” (Hayatı ve Eserleri) Abdullah Çağrı ELGÜN

PROF. DR. İSA KAYACAN ve ESERİ,
“BANA YAZILAN ŞİİRLER”
                                   Abdullah Çağrı ELGÜN
HAYATI:
20 Eylül 1943  tarihinde  Burdur’un Tefenni ilçesine bağlı  Ece köyünde doğdu.  Baba adı Hasan Hüseyin, ana adı Güldali’dir. Lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi HALKLA İLİŞKİLER  bölümünde tamamladı. 
Tercüman, Sonhavadis,  Ortadoğu, Hergün,  Belde, Anayurt Gazeteleri başta olmak üzere  Ana, Bakış, Çağrı,  Gülpınar,  Ece, Kemalist Ülkü,  Size, ... gibi dergilerde yazdı.
Edebiyatın değişik dallarında yüz yirmi sekiz (128) ayrı kitap, Ece adında aylık bir dergi yayınladı. Ece Haber Ajansının deneme yayınlarını gerçekleştirerek “ İSA KAYACAN YAZI OFİSİ ” ni kurdu. Kendi istatistiğini tutan adam olarak bilinen İsa KAYACAN’ın  31. 12. 2009 tarihi itibariyle  41 bin 125 makalesi, bugün  kapananlar dahil 3 bin 540 ayrı gazete ve dergide yer aldı.
31. 12. 2009  tarihi dahil bir çok rekorun sahibi olan  ve sadece Azerbaycan için, bin beş yüz yirmi (1.520),  Irak’taki Türkmenler için  sekiz yüz beş (805) makale  yayınlayan İsa KAYACAN, değişik kuruluşlara yirmi dokuz bin dokuz yüz yirmi (29. 920) kitap ve dergi bağışında bulundu.
Yedi bin altı yüz otuz beş  (7.635),  kitap ve dergiyle doğum yeri olan  Ece Köyündeki “ İsa KAYACAN Kütüphanesi’nin açılışını gerçekleştirdi.. Yazılarında altmış dört bin dokuz yüz kırk kez (64.940) Burdur’dan ve Burdurludan söz eden, Türkiye’nin genelinde 2.750 şirin  11.420 şiirine gazetelerdeki köşesinde yer veren İsa KAYACAN için : “ŞAİRLERİN BABASI”  denildi.
Burdur’da adının bir eğitim kurumuna verilmesi ve heykelinin dikilmesi için Valilik ve Belediye Başkanlığına onlarca imzayla tekliflerde bulunulmuştur.
Kendisine posta aracılığı ile  gelen gönderilerin sayısı  otuz dört bin iki yüz yirmi beş (34. 225)’e, kendisinin posta ile gönderdiklerinin sayısı kırk beş bin yedi yüz yirmiye (45.720) ulaşması sebebiyle PTT Genel Müdürlüğünce “İsa KAYACAN Özel Posta Pulu” basılması  talep edildi..
İş ve işçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü, Orman ve Sanayi Bakanlıklarıyla Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, TRT ve Başbakanlıkta görev yapan İsa KAYACAN, On bir (11) ayrı Bakanın Basın Danışmanı olarak çalıştı. Bakanlıklar arası “En çalışkan ve Başarılı Basın Danışmanı” olarak seçildi. Basında yirmi beş (25) “yılın şeref ödülü”, başta olmak üzere, onlarca ödülle iki yüz on beş(215) Plaket, 259 onur şeref ve takdir belgesi aldı. Defalarca yılın yazarı, yılın edebiyatçısı, yılın şairi ve yılın  editörü seçildi.
Burdur, Mehmet Âkif ERSOY Üniversitesinde Havva Zerhan ÖZKAN’ın yüksek lisans bitirme (2007) teziyle Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde Tuğba GÖNEL’in (2008) değişik yönleriyle hayatı ve eserleri  “TEZ” konusu yapıldı.
ÜNESKO Millî Kültür Komisyonu üyesi olarak çalışan  Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan Üniversitelerce iki ayrı “Fahri Doktora”, bir fahri Profesörlük payesi alan  ve Güinnes Rekorlar Kitabına Başvuru çalışmalarını sürdüren  KAYACAN’ın, Burdur merkez ve Tefenni ilçesinde Belediye Meclisleri kararlarıyla adı Burdur’da bir caddeye  Tefenni İlçesi ve Ece köyünde  birer sokağa verildi. Burdur’da İl Halk Kütüphanesinde bir salona “İSA KAYACAN OKUMA SALONU” levhası asıldı.  
1) Bakanlıklar arası en çalışkan ve başarılı BASIN DANIŞMANI,
2) Meslekte 50. Yıl Onur ve Şeref Ödülü
3) Verimliliğe Katkı Ödlü,
4) Türk Folkloruna Hizmet Ödülü,
5) Irak Türkmenleri’ne Hizmet Ödülü,
6) Anadolu Basınının Fahri Hemşerisi Ödülü,
7) Azerbaycan Türk Dünyasına Hizmet Diploması
8) Kanada’dan “Güzel Söz” ödülleri aldı.
2006 yılında Ankara ve Burdur’da: “Türk Kültür ve Basın- Yayınının 50. Hizmet Yılının kutlanması sebebiyle: Adına iki belgesel film hazırlanan,
Sürekli basın kartı (Basın Şeref Kartı)  sahibi olan,
Yüzlerce gazetenin, yazar ve başyazar kadrosunda yer alan İsa KAYACAN için “BİR GÜN ONU ANLATABİLECEK  BİR SÖZCÜK veya BİR TERİM BULUNURSA, O SÖZCÜK veya  TERİM ASRIN İCADI OLABİLİR.” denildi.
(KAYACAN, İsa “ BANA YAZILAN ŞİİRLER” s.8, Ankara, 2010)
İSA KAYACAN HAKKINDA ESER YAZAN KİŞİLER:                                                        
Şiir yazma adetinin çokluğu sırasıyla, hakkında yazılmış şiirler ve  şairleri:
Yüz otuz (130)  şair ve ozanın yazdığı iki yüz kırk iki (242 İsa KAYACAN şiiri,  içerisinde yapılan değerlendirme sonunda beş ve yukarı sayıda şiir bulunanların sıralamasında:                                    Birinci: On  üç (13) şiirle;  Antalya’dan Mustafa CEYLAN,
İkinci:  On iki (12) şiirle; Aydın’dan Fuat GÜRSOY,
Üçüncü: Sekiz (8) şiirle; Eskişehir’den Dursen MERT (Âşık Nurşah)
Dördüncü: Yedi (7) şiirle; Burdur’dan Sebahat GÜMÜŞ,
Beşinci:  Altışar (6) şiirle;
Avanos’tan Hüseyin ÇİFTÇİ,
Adana’dan Mansur EMEKÇİ,
Burdur’dan Durmuş ÖCAL,
İsparta’dan Melâhat ECEVİT,
Ankara’dan  Ali BOZKURT
Altıncı: Beşer  şiirle:
Ankara’dan  Ziya YÜCEL
Burdur’dan Müzeyyen DÜDÜK
Tek şiir ve anlatım uzunluğu sıralamasında:
Birinci: Elli bir (51) dörtlükle,  Eskişehir’den Mahmut AKAY
İkinci: Yirmi dokuz dörtlükle, Adana’dan Mansur EMEKÇİ,
Üçüncü: Elli üç (53) beyitle Hüseyin YURDABAK
İlköğretim Öğrencileri Sıralamasında:
Birinci: Burdur Merkezden, Seza Tutku AZAKLI,
Burdur / Tefenni’den, Duygu Esra ERSOY,
Ankara’dan, Nazlı AYKUT.
(KAYACAN, İsa “ BANA YAZILAN ŞİİRLER” s.7. Ankara, 2010)
“ İSA KAYACAN, GUINNES,  REKORLAR  KİTABINA GİRMEYE ADAY
2007 sonu itibariyle; toplam 39 bin 425 makalesi yayınlanan GUİNNES Rekorlar Kitabına başvuru hazırlıklarını sürdüren onlarca rekorun sahibi; Gazeteci-Yazar Prof. Dr. İsa KAYACAN, Azerbaycan'a 1.436. Irak'taki Türkmenlere 762 makale...
* Sovyet Dönemi ve Bağımsızlık Sonrası Dönem dahil hiçbir yazar İsa KAYACAN kadar, Azerbaycan ile ilgili yazı yazıp yayınlamamıştır.
“YENİ SÖKE HABER MERKEZİ
ANKARA-     (Ece Ajans): Gazeteci - Yazar Prof Dr. İsa KAYACAN'ın. Türk Dünyası ile ilgili, özellikle Azerbaycan ağırlıklı; yazıp yayınladığı makalelerinin sayısı bin dört yüz otuz altıya (1.436)  ulaştı. Bu konuda yapılan değerlendirmelere göre İsa KAYACAN'ın; 1980.  1990.1991.1992 ve 1993 Yıllarında Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle ilgili (Azerbaycan ağırlıklı) yazıp yayınladığı makale sayısı 204.
2001. 20O2. 2003. 2004 (Haziran sonu) yıllarında yazıp yayınladığı makale sayısı 691.
01 Temmuz 2004-30 Eylül 2005 tarihleri arasında yazıp yayınladığı makale sayısı 217.
01 Ekim 2005-31.12.2007 tarihleri arasında yazıp yayınladığı makale sayısı 324.
GENEL  TOPLAM: Azerbaycan ağırlıklı 1.436 makale, ortalama beş ayrı gazetede   (bazıları 10-15)   gazetede   yayınlanmış olup: Toplam: 1436 x 5= 7180 gazete / gün sayısında yer almıştır.
31.12.2007 tarihine kadar Azerbaycan'daki değişik kişi ve kuruluşlara gönderdiği yayınlanmış kendi makalelerinden oluşan kupür (kitap) sayısı: 26.420'dir.
31.12 2007 tarihi itibariyle, Türkiye genelindeki (kapananlar dahil) 3.540 üç bin beş yüz kırk gazete ve dergide toplam 39.425 otuz dokuz bin dört yüz yirmi beş, ayrı makalesiyle, 121 ayrı kitabı yayınlanan, Guinnes Rekorlar Kitabı'na başvuru hazırlık çalışmalarını sürdüren, Burdur Merkez. Tefenni İlçesi ve Ece köyünde heykellerinin dikilmesine ilişkin teklifler gönderilen. Gazeteci-Yazar Prof. Dr. İsa KAYACAN'ın bu yayın çalışmalarıyla İlgili olarak, Azerbaycan'daki yetkili çevreler:
"Sovyet dönemi ve bağımsızlık
sonrası dönem dahil, hiçbir yazar İsa KAYACAN kadar Azerbaycan’la ilgili yazı yazıp yayınlamamıştır. Bu rekorun sahibi de tek başına İsa KAYACAN'dır." şeklinde yorum yapmaktadırlar. Bakü'deki Asya Üniversitesiyle Vektör Bcynelhalg Elm Merkezinden, iki Fahri Doklorayla bir Fahri Profesörlük payeleri alan, Irak'taki Türkmenler’e ait yedi yüz altmış iki (762) ayrı makale yazıp yayınlayan, Gazeteci Yazar Şemsettin KÜZECi'yle birlikte yayınlayacakları 'İÇİMİZDEKİ KERKÜK" adlı kitabı baskı aşamasına gelen İsa KAYACAN; "Orta Asya Türk Cumhuriyetleri" (993). "Özümüz, Sözümüz, Gözümüz-Azerbaycan, Azerbaycan Can Azerbaycan" (2003). adlı kitaplarını yayınlarken: Azerbaycan Yazılan- 1-" ( 2006) adlı kitabı da  Bakü'de yayınlanmıştı.
KAYACAN'ın diğer iki kitabı: "Efsane İnsan İsa KAYACAN ve Azerbaycan" (2005). "İsa KAYACAN'ın Azerbaycan yazıları I, (2006), kitapları da Bakü’de yayınlanmıştı. İsa KAYACAN’ın “Güinnes Rekorlar Kitabına aday olduğuna ilişkin, YENİ SÖKE GAZETESİ’nde 11 Ocak 2008 tarihinde yayınlanan haber.
YENİ SÖKE
Günlük Bağımsız Siyasî Gazete // 11 Ocak 2008, Cuma ”
(KAYACAN, İsa “ BANA YAZILAN ŞİİRLER” s.274, Ankara, 2010)
KİTABIN ARKA KAPAĞINA YAZILAN BİR YAZI
(KÜLTÜR DOKTORU,  İSA KAYACAN)
Isa KAYACAN, isminin himmeti ve azminin gücüyle, başarının sınırlarını parçalayan bir kültür dehasıdır. O, dünya kültüründe ve edebiyatımızda eşi benzerine rastlanılmamış, Türkiye Cumhuriyeti'nin folkloruna, sanatına, kültürüne ve edebiyatına en çok katkı sağlayan bir kültür doktorudur. O, Türkiye sınırları içerisinde Türk edebiyatçılarını, şair ve yazarların, yazdığı gazete köşelerinde tanıtıp, gazete ve dergileri ilgilisine göndererek, binlerce lira posta bedelini, kendi cebinden karşılayan bir insan hizmetkârıdır. O, insanüstü bir iradeyle, yıllardır yapılamayanı yaparak, Anadolu'nun 81 ili ve 957 ilçesine (01 Adana'dan - 81 Düzce'ye kadar) yazılarıyla kusursuz hizmet veren bir kültür eri, bir basım cengâveridir.
Bizler, Prof. Dr. İsa KAYACANLAR gibi nice değerlerin farkında olmadık, olamadık. Kıyaslamalarımızı yanlış yapıp, yanlışları da hep doğru bildik! Bu, olağanüstü şahsiyet hakkında, Burdur ve Tefenni Belediyelerine "Heykellerinin meydanlara dikilmesi" hususunda ilk öneri mektuplarını yazanlardan biri olmaktan da ayrıca gurur duyuyorum.
Prof. Dr. İsa KAYACAN bize; azmin gücünü, zirvenin ötesini ve ulaşılmazın tılsımını göstermiştir. Böylesine kudretli bir kültür dehâsını yetiştirdiği için, Türkiye Cumhuriyeti, onunla iftihar etmeli diye düşünüyorum. Bahtın açık, ahtın açık, tahtın açık olsun, güzeller güzeli, hocaların hocası, dostum, İsa KAYACAN. (Mansur EKMEKÇİ - Adana)
(KAYACAN, İsa. “BANA YAZILAN ŞİİRLER”,‘Arka Kapak’taki Yazı’, Ankara, 2010)
SANATÇIYI TANIYANLARIN SÖYLEDİKLERİ :
“Beynini tırnaklaya tırnaklaya yazdığı, bütün memleket sathına, bir ışık yağmuru gibi serptiği binlerce makale, yüzlerce kitap. Bunlar ayak izleri İsa KAYACAN’ın. O, ziervede şimdi. Dağın en yüksek noktasında, bir heykel gibi gururla duruyor. (Emekli Eski Vali, Rıza AKDEMİR, Ankara 2004)” (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 2. Ankara, 2010)
“İsa KAYACAN, bir şiir doktoru. Anadolu basınının hastalıklarına karşı ilaç, reçete... Moral ve teşvik pirimi üreticisi. Yazı ve dost hamalı. Marko Paşa’nın Anadolu basınındaki adresi. Her ilçeye kadar uzanmış imzasıyla yazanın ve okuyanın duayeni. İsa KAYACAN. İnanınca “Kayadan can” çıkaran bir dost. (Mehmet UZER, İzmir, 2006)”
(KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 2. Ankara, 2010)
“İsa KAYACAN, köylerdeki verimli harımlar (tarlalar) gibidir. Dört mevsim ürün verir. (Osman KÖSEOĞLU, Bursa, 2010) ” (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 9. Ankara, 2010) “İsa KAYACAN, Burdur’un Tefenni İlçesinin Ece Köyü’nden çarığıyla, yırtık poturu, yamalı gömleğiyle çıkmış, insan üstü bir irade. Yılmak, yorulmak bilmeyen bir çalışma (çaba) ile koşmuş, koltuk değneğine dayanmadan: “Ben de varım!”  diyebilmiş, ipek böceği gibi kozasını örmüş, bal arısı gibi peteğini balla doldurmuştur. (Ahmet Tufan ŞENTÜRK, Ankara)” (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 9. Ankara, 2010)
“Oturdum bir hesap yaptım. Ne mi? Nasıl mı? Biliyorsunuz ben aynı zamanda mühendisim. Yaptığım hesaba güvenebilirsiniz. Asla yanılmam: Hesap şu: Şayet İsa KAYACAN, bir ömür harcadığı kağıtları, yazmayıp sadece bir yerde toplasaydı, ülkemizin en büyük kağıt tüccarı olurdu; veya bu kağıtları satıp parasıyla inşaat yaptırsaydı, sekiz(8) adet sarayı, on (10) adet yatı ve yirmişer(20) katlı doksan adet(90) apartmanın sahibi olurdu diyorum.  Bunu iddia ediyorum. Siz bu hesabın üzerine bir de kitaplara harcadığı zamanı yirmi sekiz(28) sayı süren “Ece Sanat Dergisi”ni de paraya çevirerek ekleyin. Neler neler göreceksiniz...
İsa KAYACAN bir yazı fabrikatörüdür. Anadolu basınının hamisi, babası ve fikir hocasıdır. Türkiye’nin hangi iline giderseniz gidiniz orada bir gazete yayınlanıyorsa, mutlaka KAYACAN’ın bir köşesi vardır. Hem de günlük olarak makale yazılan bir köşe. Bu kadar il ve ilçe gazetesinde hem de günlük köşe yazarı olmak Türkiye’de hiçbir yazara nasip olmamıştır; ve hiçbir yazar bunu başaramamıştır. Bunu sadece, İsa KAYACAN gibi bir yazı fabrikatörü başarabilirdi. Başardı da...(Mustafa CEYLAN, Ankara)” (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 9. Ankara, 2010) “İsa KAYACAN, hem ülkemiz hem kültürümüz hem edebiyatımız hem de  geleceğimiz için bir kazançtır. Ne mutlu ki ülkemiz İsa KAYACAN gibi bir insanı yetiştirdi; ve ne mutlu ki  gelecek nesiller için örnek gösterilebilecek  yegâne insanlardan birine sahibiz. (Nur SÜMYRA, Ankara)”
(KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 9. Ankara, 2010)
“Herkesin diyemediği bir sözcük var aklımın ucunda: ‘İsa KAYACAN, Peygamber gibi adamdır…’ Duygusallığı, inceliği, yardımseverliği; ve sabrı ile bu unvanı hak etmiyor mu?.. (Ünal Şöhret DİRLİK-Fethiye) (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 9. Ankara, 2010)
Türkiye’nin en süratli yazarı ve şairi… İsa KAYACAN’ın yazarlığının ibresini, 200 Km’yi gösteren  bir otomobil olarak görürsek, Onun otomobilini 160-170 km süratle kullandığını söyleyebiliriz. (Kerim ÖZBEKLER-Nazilli)
(KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 10. Ankara, 2010)
Anadolu’nun kalbi olan Dr. İsa KAYACAN,  “İşte Hayatım” adlı eserinde, usta kalemin yaşamı ve sınırlar ötesindeki başarıları, ülkesinin tanıtımında oynadığı rolleri anlatıyor. Onun Burdur’da ve Türkiye’nin her köşesinde, anıtının, heykelinin dikileceğini, kendisine Profesörlük ünvanı verileceğini düşünüyorum. (Şemsettin KUZECİ-Ankara)
(KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 10. Ankara, 2010)
“Gerek Türkiye, gerekse diğer Türk Dilleri ülkelerinde  İsa KYACAN isminin bu gibi; veyahut buna benzer çoklu sayıda örneklere rast gelmek mümkün olmuyor. O, “Çağdaş Türk Edebiyatının- matbuatının canlı kılasiği, çağdaş matbuatının Yunus Emresi, destanlaşmış, efsanevî insan; veyahut  Türk matbuatının imparatoru.”  Unvanlarını öz zahmetli, öz istidadı, öz helâlliği, öz samimiyeti ve öz gayreti ile kazanmıştır.
İsa KAYACAN, insanlık adına yaraşan yeryüzündeki bütün deyimlerin hepsini, ana sütü gibi helâl ve hak etmiştir. (Prof Dr. İskenderzâde, Bakü-Azerbaycan) ”
(KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 10. Ankara, 2010)
“İsa KAYACAN tevâzu perdesi altında, kendisini âbideleştiren şahsiyettir. (Abdullah SATOĞLU-Ankara)” (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 287. Ankara, 2010)
“Bir ağaç meyve vermeğe başladı mı her sene ürününü artırır.” Düşüncesinin doğruluğunu KAYACAN Hoca, yazdığı yazılarla göstermeğe devam ediyordu. “Şiirimizin Baş Ağrıları” başlıklı yazısında, şiir ve şairleri eleştiriyor, bugünkü Türk şairlerinin düştüğü durumda, kimlerin payı olduğunu yazıyor ve yazısında önemli tespitlerde bulunuyordu.
İsa KAYACAN Hocanın edebiyatımız, şiirimiz ve edebiyat tarihimiz açısından üstüne düşeni, yaptığını, bir çok konuda onunla aynı şeyleri düşündüğümü gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. O, doğru bildiklerini her platformda, hiçbir şeyden korkmadan söyler. (Mehmet Nuri PARMAKSIZ-Ankara)” (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 287. Ankara, 2010)
“Mükemmel bir insan, çok iyi bir dost olan İsa KAYACAN, Türk basınında hakkında en çok yazı yazılan kişidir. Onun dostluğu, çıkar ilişkisine dayanmamaktadır. (Prof. Dr. İrfan Ünver NASRETTINOĞLU –Ankara)”
(KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 287. Ankara, 2010) “Ulusal ve yerel basın - yayın organlarındaki yazılarıyla, Türk okurlarına ışık tutan el, kol, göz olan, kalem erbabı, ülkemiz basınının değerli mensubu  “Ordinaryüs Yazar” İsa KAYACAN’dır. (Cemal TUZCUOĞULLARI –Ankara)” (KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s. 287. Ankara, 2010)
İSA KAYACAN’a YAZILAN ŞİİRLERDEN ÖRNEKLER:
Prof. Dr. İsa KAYACAN’A
Evvel zaman içinde yerler zifiri karanlık, gökyüzü sis duman içinde iken, Burdur dağlarının ardından beliren güneş Tefenni’nin üstüne düşer. Şavkî–i Ece Köyü’nü, KAYACAN AİLESİ’ni onurlandırır. Baba ocağı şenlenir. Küçük İsa belenir bembeyaz beleğe. Daha o gün; Hâk tarafından insanlık âlemi için insanlara, bir İsa KAYACAN müjdesi verilmiştir
İsa büyüdü gelişti ilk mektebini köyde bitirdi. Sonra köyünde çoban oldu.
Yamalı pantolonu, cebi sökük gömleğiyle dağların yamacında koyun güttü.
Zaman geldi büyük mektebe gitti. İlim meclisinde okudu. Bilgiyi sevgi ile dokudu. Rehberi Muhammed, adaşı İsa oldu. Yol aldı, ilim ile irfan ile sevgiyi kalplere işledi nakış ile dev-u devran safa sürdü. Bizim İsa, cefâ çekti ah ile!.. Menziline varmak için, Hakk’a ulaşmak için çalıştı. Emek verdi, sevgi verdi, arı oldu petek verdi, bal verdi. Tabip oldu. Yaralara merhem, gönüllerde baht oldu. Ellinci yılında ar bıraktı, var bıraktı, yâr bıraktı; ve ardından, iz bıraktı...
***
GÖNÜLLER SERVERİ İSA KAYACAN
Sırrı hakikâtle geldi meydana
Erenler hemberi, İsa KAYACAN
Tarikat izinden geldi meydana
Gönüller serveri İsa KAYACAN

Burdur’dan Ece’ye bir güneş doğdu
Baba ocağını sevince boğdu
Nurlu cemalinden bereket yağdı          
Gönüller serveri İsa KAYACAN.

Doğarken ham idi, bir karış cüce                                                                                   
 Sırra mahzar oldu şimdi bir yüce                                                                                    
Azmiyle ulaştı sınırsız güce                                                                               
Gönüller serveri İsa KAYACAN.

Evvel çoban idi, oldu bir melek
Rehberi doğruluk, önderi felek
Profesör oldu kuşandı yelek
Gönüller serveri İsa KAYACAN
           
Cahili bırakıp kâmille gezdi                                                                                           
 Üç bin gazetede makale yazdı                                                                                  
Yobazın, fetbazın işini bozdu                                                                                              
Gönüller serveri İsa KAYACAN.

Basım fabrikası, kültür elçisi                                                                                
Şairin, yazarın yılmaz bekçisi                                                                               
İnsan hizmetkârı kalem işçisi                                                                             
Gönüller serveri İsa KAYACAN.

Ölümlü dünyanın insanı beşer
Bir ömre sığdırdı yüz yirmi eser
Pirin himmetiyle soluklar keser
Gönüller serveri İsa KAYACAN.
           
"Elli hizmet yılı" mübarek olsun   
Düşmanın, gururda muhabbet bulsun
İtikat temelin nur ile dolsun      
Mansur'un serveri İsa KAYACAN.
Mansur EKMEKÇİ, (20.12.2006-Adana)
(KAYACAN, İsa“BANA YAZILAN ŞİİRLER”, s.19-20 Ankara, 2010)
***
GÖZYAŞLARI GÖLDÜ BUGÜN
Kara bir gündü o gün
Yüreklerin söküldüğü,
Gözyaşlarının döküldüğü,
Gündü o gün.

İnanmak zor olsa da
Duyuldu acı haber,
“Öldü!” dediler Sebahat Ana!..
Duyuldu acı haber.
“Öldü!” dediler Sebahat Ana!..
Allah’ın sen sabır ver.
Sabır sana.
İsa KAYACAN kardeş,
Yüreğin koptu bugün,
Sevdiğin, bir tanen yoktu bugün.
Güzeller güzeli gelin alıp,
Yastığına baş koyduğun.
Yıllardır yüreğinde duyduğun,
Hep göz göze.
Hep el ele olduğun.
Bir ömrü yaşayıp
Güçlükleri aşıp geldin.
Ömür boyu kendisiyle
Mutluluğa erdiğin,
Eşim, canım dediğin,
Dünyalar kadar sevdiğin,
Gönlünün sevdası,
Üç kızının anası,
Hayatının mânâsı.
Sabah’ın gitti bugün...
Bir ömür bitti bugün.
Allah’tan rahmet ona,
Allah’tan sabır sana.
Sabahat Ana,
Güzel gözleriyle
İnsanlara candan bakardı.
Kalbindeki sevgisi aşk pınarı olup:

“İsa!.. İsa!..”  diye akardı.
Ruhum daha genç, derdi
ilk günkü gibi heyecanla, aşkla
İsa sını severdi.
Huzur, mutluluk doluydu evleri
Dostları onlara gıpta ederdi.
Eşin, dostun sevdiği,                          
"Sabahat Ana" dediği
İyi dost, iyi eş, iyi ana
Hep mutluluk verdi sana.
Kaderini böyle yazmış yazan                               
Elden ne gelir?
Bu gün sala ile okundu ezan
Sabahat'ın öldü bu gün
Gözyaşları göldü bugün,
Mezarına konarken de
İsa'sına güldü bu gün.
Özkan der ki                                                                                             
Ey İsa Kardeş!
Gözyaşların dinsin
                                                                                               
Sen imanlı birisin                                                                                             
Dua et O'na                                                                                           
Allah'ın rahmeti                                                                                        
Bulsun Sabahat’ı                                                                                  
Mekânı Cennet olsun
Hepimizin başı sağolsun.
Sabahat'ın öldü bugün
Gözyaşları göldü bu gün
Mezarına konarken de
İsa'sına güldü bu gün.
Özkan GÖNLÜM (Ankara-12.02.2002)
(Burdur Gazetesi Denizli, 19.03.2002), Meydan Gazetesi (Denizli,20.03.2002), Önder Gazetesi, (Keşan, Fotoğraflı, 30. 03. 2002)
KAYACAN, İsa “ BANA YAZILAN ŞİİRLER” s.245. Ankara, 2010
***
KÖYE ÖZLEM... İSA KAYACAN'A (1)
Moraran dağların esmer çocuğu,         
Yalın ayak gezen tarlada benim.          
Unutmamış gerçek dostların çoğu,
Tutuşur gözlerim sılada benim.
             
Bağ bozum vaktini geçti sanmışım,       
Üzümleri salkım salkım anmışım,          
Özlemiyle ateş olup yanmışım, 
Ayaklarım tozlu yollarda benim.

Çapaya giderdim "imece" tutup,          
Ekin yığınında kendim unutup, 
Askere gidince yazdığım mektup,        
Okunur dayıda, halada benim.

Bilirim, kağnılar dilsiz yatıyor,
Çekirge bozkırda kaşın çatıyor,
Ramazan akşamı güm güm atıyor
Yüreğim Ezanda-Salâ'da benim.
             
Çeşmelerde testi testi sularım,  
Yayla akşamında tüm uykularım,         
Yetimler ağlasa bende ağlarım,
Yamalı giyside, yoksulda benim.
             
Sizin olsun, beton yığını "şeğer"                                                                         
Geçmişi yaşamak mümkünse eğer,                                                                      
Büyülü gözlerim alnımdaki ter,
Duruyor kilimde-palada benim.
Mustafa CEYLAN   (1986)
KAYACAN, İsa “BANA YAZILAN ŞİİRLER” s.65, Ankara, 2010
***
Dostum, Hocam, Prof. Dr. İsa KAYACAN’a;
İSA KAYACAN
Her kim ki bir kitap yazmışsa eğer,
Şevk ve güç vermiştir ona KAYACAN,
Bir kere öğünmez yaptıklarıyla,
Koyar hep kendini sona KAYACAN.

Top ile yıkılmaz bu sessiz kale,
Yüzden fazla eser sığmaz hayâle,
Otuz bini aşkın onca makale,
Sabrı, tembelliği vana KAYACAN

Uzatsa elini arz gelir ona,
Dostlarına vefâ farz gelir ona
Doktorluk, Profluk az gelir ona,
Lâyıktır her türlü şana KAYACAN

Kör değilsen aç gözünü bak da gör.
İster bir mum ister lamba yak da gör
Bunca şair, bunca yazar, usta, amatör,
Emek vermiş nice cana KAYACAN.

Vefasız ellerde kırılmış dalı,
Hep hüsran hep elem çıkmıştır falı,
Nasıl anlatmalı, nasıl yazmalı?..
Sığmaz ki mekâna, ana KAYACAN.

Oturup düşünsek birkaç saniye,
Bu hasret bu garez bilmem ki niye?
Seni kıskananlar ders alsın diye,
Destanlar yazmalı sana KAYACAN...
Vedat FİDANBOY (Ankara, 26.05.2007)
KAYACAN, İsa “ BANA YAZILAN ŞİİRLER” s.21, Ankara, 2010
***
SONUÇ OALARAK:
Yukarıda yazılan istatistikî rakamları burada tekrarlamak anlamsız; fakat İsa KAYACAN kendi cebinden posta masraflarını karşılayarak sayısı yüz binlere varan insanlara ulaşabilmesi, insanoğlu için “İMKANSIZ” sözünü lügatlerden silmektedir.  Bu durum, insanın isteyince yapamayacağı şeyin “İMKANSIZIN” olmadığını göstermesi açısından enteresan ve heyecan vericidir.
Prof. Dr. İsa KAYACAN, insanî bir gayretle, nasıl insanüstü bir çalışma, disiplin ve başarı yakalanabileceğini bizlere gösteriyor. “Söz uçar yazı kalır.”
“Her insan, bıraka her yerde bir eser,
Eseri olmayanın yanında yeller eser. (Mevlânâ)”
Kimileri ben şöyle yaptım, böyle ettim deyip laf kalabalığı yaparken o, “Yaptım!..” demiştir.  İnsanlar için önemli olan, kalıcı ve gelecekte hatırlanacak izler bırakabilmektir.    
“Ayinesi iştir kişinin, laf’a bakılmaz,
Şahsın görünür, rütbe-i aklı eserinde (Ziya Paşa)” dediği gibi,  Prof. Dr. İsa KAYACAN’ın rütbesi ve aklı, bıraktığı eserlerde görülmektedir.
2 bin 750 şairin, 11 bin 420 şiirine köşesinde yer verdi.
Sanatçılardan kendisine gelen mektup sayısı, 34 bin 225 ve kendisinin sanatçılara gönderdikleri postanın sayısı ise 45 bin 720’ye ulaşarak hafızalara durgunluk vermiş ve haberleşmede rekor kırmıştır.  
Prof. Dr. İsa KAYACAN için ne kadar söz söylense beyhude olur; çünkü KAYACAN’ın  meydana getirdiği eserler, bize onun hakkında yeterli derecede bilgi aktarmaktadır.
Şimdi biz: “YAŞAYANA VERİLEN BİR TEK GÜL, ÖLÜYE VERİLEN TANTANALI ÇELENKLERDEN ÇOK DAHA KIYMETLİDİR.” Sözünü hatırlamalıyız.
Ne yapacağız?..
Memlekete malıyla, canıyla bu denli hizmet eden ve hayatını vatanı, milleti, insanı uğruna SEBİL yapan insana, VEFÂ borcumuzu nasıl ödeyeceğiz?..
İsa KAYACAN yapacağını yaptı. Yapmaya da devam ediyor. Peki biz ona ne yapacağız?..
 Yaşarken biz bunları yapmaz isek, büyük vefâsızlık olur. O zaman biz de onun hizmet ettiği her bölgeye HEYKELİNİ DİKECEĞİZ. Başta doğduğu yer, BURDUR; sonra ANKARA ve giderek hizmette bulunduğu yer olmak üzere çocuklarımıza öğreteceğiz. DERS KİTAPLARINA alacağız. Şiirlerle, makalelerimizle tanıtacağız.
Yeter mi?
Hayır!..
Bunca zaman harcadığı paranın toplamın iki katını kendisine ÖDÜL olarak vereceğiz. Yaşı ne olursa olsun bir üniversitede kendisine bir KÜRSÜ vereceğiz. Bir zengin bulup birkaç yerden EV bağışlayacağız. Adına bir MÜZE kuracağız. Yaşayan değerlerimiz olarak FİLMİNİ çekeceğiz, belgesel yapacağız. Kendisine uygun zamanlarda yaz tatilini geçirebilmesi için bir YAZLIK hediye edeceğiz. Rahatça dolaşabilmesi için iyi bir ARABA vereceğiz. T.B.M.Meclisinde kendisine bir oda verilmeli; ve sürekli MÜŞAVİRLİK göreviyle istediğinde gelip burada kalabilmesine ve kendisine her konuda danışılabilmesine imkân tanımalıyız.
(TYB, MESAM, SESAM, İLESAM), TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ, İLİM ve EDEBİYAT ESERLERİ SAHİBLERİ MESLEK BİRLİĞİ, gibi kuruluşlarda adına özel günler düzenlenmeli, kendisini genç kuşaklara ÖRNEK İNSAN, ÖRNEK VATANDAŞ, ÖRNEK YAZAR, ÖRNEK SANATÇI olarak göstereceğiz... Buralarda da bu yazarın kendisine ait bir bilgisayarı ve çalışma odası olması için girişimde bulunmalıyız.
Yaşayan değerlerimize önem vermez, hak ettiği ilgiyi göstermezsek, yarın bu fedakarlığı başkalarının yapmasını, böylesi eziyet ve sıkıntıya katlanmasını, gecesini gündüzünü heba etmesini  de hiç kimseden bekleyemeyiz.
***
KAYNAKLAR:
KAYACAN, İsa “ BANA YAZILAN ŞİİRLER” ISBN: 978 65 60598 2-7; Sistem Ofset Basım-Yayın San. Ve Tic. Ltd. Şti, Srazburg Cad. No: 7/A Sıhhıye, s.288, Ankara, Haziran, 2010
http://isakayacan.blogspot.com/
http://uyeler.antoloji.com/isa-kayacan/
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=52658
http://www.bhaber.net/yazar/7198-iletisimliler-vakfi39nin-meslekte-50-yil-onur-odul.html
http://gruplar.antoloji.com/prof-dr-isa-kayacan/
http://www.isakayacan.com/
http://www.turansam.org/makale.php?id=1289
***
İLETİŞİM:
Abdullah Çağrı ELGÜN & cagrielgun@hotmail.com

TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ İLESAM

TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ İLESAM Genel Merkezi "İlim ve Edebiyat Dergisi" Gün Yüzü Gördü; Hayırlı ve kutlu olsun

Üyelerimizin Kitap Tanıtımları İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisinde Yayımlanmaya Başladı


 görüntüleniyor Üyelerimizin Kitap Tanıtımları İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisinde Yayımlanmaya Başladı
İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisi'ne Abone Olabilirsiniz

Değerli Üyemiz,
İLESAM Genel Merkez Yönetim Kurulu olarak aldığımız kararla 3 ayda bir çıkmak üzere 80 sayfadan oluşacak olan İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisi'nde kitap tanıtımlarınızı ve haberlerinizi yayımlamaya başladık.

Dergimiz içinde hem haberleri, hem de kitap tanıtımlarıyla yer almak isteyen üyelerimiz kitap kapaklarını ve tanıtım bilgilerini  ilesamgenelmerkez@gmail.com mail adresimize kitap kapağını jpeg formatında, tanıtım bilgilerini word sayfası olarak  gönderebilir. Gönderdiğiniz kitap kapaklarınız aşağıdaki gibi dergimizde yer alacaktır.

İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisi'nin yıllık abone ücreti 50 TL'dir.

Abone bedelini İLESAM ile sözleşmesi olan Aren Reklam Tanıtım Tic.Ltd.Şti.'nin

T.C. Ziraat Bankası ( Beşevler Şubesi ) 

IBAN NO : TR63 0001 0007 9905 5003 8050 17 

ya da  Posta Çeki Hesabı:136 577 73 nolu hesabına yatırabilirsiniz.

* Ödemeyi yaptıktan sonra kontrol ve adres bilgileriniz için 
0553 519 21 60  numaralı telefonu arayıp teyit almanız gerekmektedir.


Dergimiz içinde ilim ve edebiyat eserleriyle,  haberleri ve kitap tanıtımlarıyla yer almak isteyen üyelerimiz ilmî makalelerini, edebiyat eserlerini, kitap kapaklarını (jpeg formatında) ve tanıtım metinlerini ilesamgenelmerkez@gmail.com mail adresimize word sayfası olarak  gönderebilir.
İLESAM İlim ve Edebiyat dergisinin ilim, kültür ve edebiyat dünyamıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz. 

Üyelerimize saygıyla duyurulur.
İLESAM GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU
 görüntüleniyor
TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ
İLESAM GENEL MERKEZİ
Adres:İzmir 1.Cad. No: 33/16  Aydın Apartmanı, Kat:4  Kızılay / ANKARA
Tel:0 312 419 49 38
Faks:0 312 419 49 39
Web:www.ilesam.org.tr
E-Posta:ilesam@ilesam.org.tr

23 Eylül 2016 Cuma

Prof. Dr. Eluca ATALI'dan mektup / mesaj var... ANLANMAMAQ QORXUSU (“Siz məni anlamiyorsuz” İsa Kayacanın bu silsilədən olan şeirləri əsasında)

Merhaba, Mustafa bey!
(Mustafa Nevruz SINACI)
Nasilsiniz?
Bir daha teshekkur edirem yazilarimi yayimladiqiniz ucun.
Ezizimiz Isa Kayacanin anim gunun kecirtdiyinizi duydum, uqurlar dileyirem. 
Cox isterdim anim gununde sizlerle birge qedim dostumun xatiresin anim. Amma mumkunsuzudur calishmaqimla baqli.
Isa beyin eserlerine yazdiqim tenqidi edebi-bedii essemi size gönderirem. Meslehet bilseniz, yayimlarsiniz.
Evvelceden teshekkurler.
Sayqilarimla 
Eluca Atali.


ANLANMAMAQ  QORXUSU

(“Siz məni anlamiyorsuz” İsa Kayacanın
bu silsilədən olan şeirləri əsasında)

I

Biz hər zaman başqalarından özümüzün anlanılmağı­mızı, qəbul edilməyimizi gözləyirik, qəbul edilməkdən ötrü başa düşülmək gərək.
Bəzən özümüz-özümüzü anlamırıq, çünki özümüzü başa düşmürük.
Düşüncəmiz, niyyətimiz, əməlimiz birlik yaratmır, bu zaman bölünürük, səpilirik.
Bölüm-bölüm olanlar başqalarının gözündə, əlində, aya­ğında itir, çünki, bizdən çıxıb bölünənlər havada, yer­də, göydə özünə məskən salır, bizdə qala bilmədiyin­dən.
Başqalarından anlanılmağımızı gözləyirik, umuruq.
Ummağımız təbiidir, çünki, biz insanıq, həm də insan insan tərəfindən dərk edilməyini, qiymətləndirilməyini gözləməlidir, əks halda, o, ruhsuz bədən olardı.
Özümüzü başqalarında görmək, qiymətləndirilmək istəyi hər birimizin arzu etdiyimizdir və əksər hallarda bunu görmüşük də.
İstədiyimizlə həyatımız üst-üstə düşməyəndə ömür ikiləşir.
İkiləşən ömür fəryad qoparır.



II

İnsan fitrətən yaradıcıdır.
Yaratmaqsa insanın özünü ifadə vasitəsidir.
İstər şeir yaz, istər daşdan heykəl yarat, heç fərq etməz, bütün bunlar insanın özünü ifadədə yaratdığı növlər və janrlardır.  İsa Kayacansa özünü ifadə üçün dünyada olan çoxsaylı yaradıcılıq növündən şeiri seçib və seçdiyində istədiyini, mən deyərdim, öz ətrafındakılara giley-güzaranı belə çatdırır:

Vicdan mahkemelerinde
İdama mahkum olub,
İnfaz edilenler,
Gönül dünyama oturup, sonra silinenler,
Siz, beni anlayamazsınız!

İnsan özü ilə təkbətək qalanda, əslində vicdanı ilə üzbəsurət olur, özü-özünün güzgüsünə çevrilir, ondan sorğu-sual edir. Onu dərk etməyənləri bir ləkə tək müqəddəs duyğuları vasitəsi ilə güzgüdən silir, bəzənsə ləkələr çox olur, qara qətran kimi yayılır güzgüyə. Silirsən, silirsən, amma bir aydınlıq görünmür. Bu zaman o, inan­mır vicdanının təsdiqinə imkan yaranacağına, ümidsizlik yorur və bir daş parçası tək yumruğunu düyünləyib qarşısındakı güzgüyə çırpır.
Sınır, tökülür ayaq altına, çilik-çilik olur güzgü, irili-xırdalı hər parçası bir səmtə səpələnir.
Ətraf yaranır... keçilməz.
Bütöv güzgüdən sınıb bölünənlər bir dairə olur, sənsə onun mərkəzində silkinib, imtina edib hoppanmasan, tələb edirlər onları sayasan.
Ayağının altındakıları saysan, sən, sən olmursan.
Sən ləkələrin qulu olursan.
Əsarətdən yüksəyə qalxmaq gərək, özünü saymaq üçün.
Dairə zəncirini qırmaq gərək, dairədən yüksək yaşamaq üçün.
Otur səbirlə, sor özündən: “Özün necə, özünü başa düşmüsənmi”? Yoxsa, sadəcə özünü başqasında görmək və o görüntüdə kimliyini anlamaq istəyirsən?
İnsan mürəkkəbdir, sadələşməsi üçün özünü görməsi gərək. Elə insana əziyyət verən də onun mürəkkəbliyi deyilmi? Amma bəzən hadisələrin çoxluğundan və qatma-qarışıq­lığın­dan elə burulğana düşürsən ki, nəinki olduğun məkanı, baş verən hadisənin zamanını, hətta özünü belə unudursan, amma o anda da ehtiyacın olur - anlanılasan!

III

Sənin olanın üstündə əsirsən.
Düşüb itməsindən, itib yox olmasından qorxursan.
Vücudunu sarmış qorxu sənə hökm edir onu tutub saxlayasan.
Hökm edir ki, qoru, düşüb başqalaşmasın.
Sənin olanı heç kəsə vermirsən.
Sənin olmayanı isə laqeydcəsinə saymırsan.
Yel olub yanından ötürsən, varlığını, yoxluğunu hiss etmədən.



IV
“Mən səni anladım”! - Bu üç kəlmə bizim həsrətində olduğumuz kəlmədir, çünki, səni anlayanda özünün təsdiqini görürsən və necəliyini anlayırsan.
Dünyada anlamamaq kimi kədərli hadisə var, eyni zamanda anlada bilməmək kimi də fəlakətlər labüddür.
Bütün fəlakətlərin doğduğu bir nöqtə var: anlanılmamaq.

Biliyorum boşa gitti,
Gün, ay ve yıllarım.
Yakın çevremdeki, hısım  akrabalarım
Çox sevdiğim çocuklarım,
Dost görünenlerle, sözde arkadaşlarım,
Sevgisiyle yandıklarım,
Gece-gündüz andıklarım,
Gönlümün sultanı sandıklarım,
Sözlerime kandıklarım,
Siz, beni anlayamazsınız!

Təklik özünü anlamaq üçün məktəbdir.
Bəzən insan milyonların içində özünü hamıya yad sayır, özünü heç kəsdə tapa bilmədiyindən.
Anlanılmaq  özünü doğmada görüb, təsdiq etməkdir.
Anlanılmayanlar özləri ilə baş-başa qalmağı bacar­malıdırlar.

29 Dözüm Günü, Yağış Ayı, 28-ci il,
29.11.06