Yabancıların Mülk
Edinmesi
Arzu Kök
Son günlerde haberlerde sürekli yabancıların edindikleri
mülklerin çetelesi tutuluyor. Zira Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine
göre, Mütekabiliyet Yasası'nın çıkmasının ardından yabancıların Türkiye'den
gayrimenkul alımında büyük artış yaşandı.
Yabancılara toprak satışının kolaylaştırılmasını isteyen
Avrupa Birliği ülkelerinde ise tamamen farklı bir uygulama vardır. Bu
ülkelerde, birlik üyesi olmayan ülkenin vatandaşına mülk
satılmamaktadır. Fransa’da yabancıya taşınmaz satışı konusunda vergiler
artırılarak caydırıcı olunmaya çalışılmaktadır. İsrailliler, Türkiye’den büyük
miktarlarda arazi alırken kendi ülkelerinde İsrail topraklarının yüzde 80,4’ü
devletin, yüzde 13,1’i Yahudi Ulusal Fonu’nun, yüzde 6,5’i ise Arap ve
İsrailliler’indir. İsrailliler, devletlerini Araplar’dan satın aldıkları
topraklarla kurdukları için yabancılara toprak satışını kesinlikle
yasaklamışlardır.
Yabancılara toprak satışı ile ilgili düzenlemeler
Yabancılara toprak satışı ile ilgili düzenlemeler, Dünya
Bankası Borç Antlaşmaları, IMF Niyet Mektupları ve Avrupa Birliği Katılım
Ortaklığı Belgelerinde borç karşılığı gösterilen ön koşullar olarak önümüze
çıkmaktadır. Yabancılara toprak satışı, salt mülkiyet sorunu Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Kanunu, Endüstri Bölgeleri Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu,
Özelleştirme Kanunu, Petrol Kanunu, Maden Kanunu, Orman, Hazine ve 2B
arazilerindeki düzenlemelerle birlikte değerlendirilmelidir.
Neo-liberalizmin hayata geçirilmesinde sürece bütünsellik
içerisinde bakıldığında; ülkemizde yaşanan, stratejik öneme sahip devasa
kurumların (Petkim, Tüpraş, Seydişehir Aluminyum, Tekel, Telekom), madenlerin,
limanların, elektrik ve suyun özelleştirilmesi ile birlikte enerjiden
haberleşmeye, tarımdan sanayiye kadar tüm alanlarda yapısal değişiklik
sürecinde, bu alanlardan devletin çekilmesi mülkiyet kavramını ve özelinde
toprağın satışını da öne çıkarmaktadır.
Yabancılara toprak satışı emperyalizmin Doğu’ya yönelttiği beş silahtan biridir.
Yabancılara toprak satışı emperyalizmin Doğu’ya yönelttiği
beş silahtan biridir. Bu silah 19. yüzyılda Osmanlı’ya karşı da kullanılmıştır.
O zamanın büyük devletleri serbest ticaret antlaşmalarının, dış
borçlandırmaların ardından, maliyesi bozuk Osmanlıdan para verme karşılığında
birçok ödün almıştır. Bunlardan biri de yabancıya toprak satışıdır. Bugün de
aynı durumla karşı karşıyayız. Zira bugün de Avrupa birliği, uyum
yasaları çerçevesinde A.K.P. hükümetine yabancıya toprak sattırmayı dayatmış,
bunda başarılı olmuştur. Böylece Lord Curzon, Lozan’da cebine koyduklarından
birini daha çıkarıp önümüze itmiştir.
Bu konular gündemde olunca acaba Osmanlı’da durum
nasıldı diye düşünmeden edemedim. Tam da bu zamanda elime Murat Alandağlı
imzalı, Helke Yayıncılıktan çıkan “Süreç ve Sonuçlarıyla Osmanlı
İmparatorluğu’nda Yabancıların Mülk Edinmeleri (1830-1914)” isimli kitap
geçti. Kitap yeni basılmış. Bu kitap için Devlet Arşivleri incelenmiş,
çeviriler yapılmış, ciddi bir şekilde uğraşılıp yazılmış. “Yabancılar
neden mülk edinir? Bunun yasal süreçleri nasıl kabul ettirilir? Mülk satışı
tavan yapan ülkelerin durumu nedir? Onları neler bekliyor?” gibi sorulara
cevap bulabilecemiz bir kitap olmuş. Bu başarılı çalışmasından ve ortaya
koyduğu bu eser dolayısıyla Murat Alandağlı’ya sonsuz teşekkürler. Zamanlaması
da mükemmel bir kitap. Açıkçası ben çok faydalandım ve okunmasını
öneririm.
Türkiye, tıpkı 19. yüzyılın hasta adamı ilan edilen Osmanlı
İmparatorluğunun son günlerinde olduğu gibi, bugün de postu üzerinde paylaşım
hesapları yapılan bir ülke haline getirilmiştir. Eğer Türkiye’de Türkler her
bakımdan güçlü, örgütlü, bilinçli ve donanımlı olsalardı, yabancılara toprak
satışından gocunmamız için hiçbir sebep olmazdı. Diyebilirdik ki, biz Türkler
de gider, sözgelimi Batı Trakya’da, Bayır-Bucak’ta, Kuzey Irak’ta veya Türkler
için millî ve tarihî değeri olan bir başka yabancı ülkede bunun kat kat fazlası
toprak alırız. Türk Devleti de bu durumu millî siyaset ve millî hedefler
bakımından değerlendirir ve belki de -el altından destekleyip- yönlendirirdi.
Bugün ortada ne böyle bir devlet ve ne de bir millet var. Türkiye Türkleri,
bırakın yabancıların sömürüsünü -ki buna artık alışmış ve alıştırılmıştır-
dahası içimizdeki “yerli-yabancılar” tarafından da alabildiğine
sömürülmektedir. Türkiye yalnızca bu ülkede yaşayan Türklerin sömürüldüğü bir
iç sömürgedir. Buna daha nereye kadar izin verilecek? Doğrusu merak içindeyiz.
Not:
Süreç ve Sonuçlarıyla Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancıların
Mülk Edinmeleri (1830-1914) isimli Murat Alandağlı imzalı kitap yeni
basıldığı ve Helke Yayıncılık yeni bir yayıncı kuruluş olduğundan henüz
dağıtımı yapılmamıştır. Edinmek isteyenler için iletişim adresini vermek
isterim.
Helke Yayıncılık
Sakarya Cad. Bayındır sok. No:20 Kat 3-4
Kızılay-ANKARA
Tel: (0312) 430 25 45
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder